Amcamdan Kurtuluş Yoktu

Köydeki dedemin evi, çocukluğumun geçtiği yerdi. 19 yaşına geldiğimde, üniversite için şehirde olsam da yazları köye dönüyordum. O yaz, her şey değişti. Amcam Rıfat, 40’larının başında, iri yapılı, sert mizaçlı bir adamdı. Kocaman elleri, kalın sesi ve o delici bakışlarıyla insanı yerinde dondururdu. Ama ben, onun gözlerinde başka bir şey görüyordum. Bana bakarken, sanki içimi soyuyordu. İlk başta rahatsız oldum, ama sonra… Bilmiyorum, içimde bir şeyler kıpırdamaya başladı.

Köyde herkes tarlada, bağda bahçede koştururken, amcamla sık sık yalnız kalıyorduk. Bir öğlen, dedemle diğerleri uzak bir tarlaya gitmişti. Evde sadece ikimiz vardık. Mutfakta bulaşık yıkıyordum, amcam arkamda belirdi. “Nası gidiyo, kız?” dedi, sesi her zamankinden yumuşak. “İyi,” dedim, ama kalbim küt küt atıyordu. Yaklaştığını hissettim, nefesi ensemdeydi. “Büyümüşsün sen,” dedi, eli omzuma dokundu. Donup kaldım, ama kaçmadım. Niye kaçmadım, hâlâ bilmiyorum.

Döndüm, yüz yüze geldik. Gözleri alev alevdi. “Amca…” dedim, ama sözümü kesti. “Sus,” dedi, dudaklarıma yapıştı. Öyle sert, öyle aç öpüyordu ki dizlerim titredi. “Bu yanlış,” dedim, ama sesim cılızdı. “Siktir et yanlışı,” dedi, beni mutfak tezgâhına yasladı. Elbisenin eteğini sıyırdı, külotumu indirip amıma dokundu. Sırılsıklamdım, kendim bile şok oldum. “Bak sen şu işe,” dedi, sırıtarak. Parmağını içime soktu, inledim. Zevk mi, korku mu, karışmıştı her şey.

Tezgâha oturttu beni, bacaklarımı ayırdı. “Amcamdan kurtuluşun yok,” dedi, fermuarını indirirken. Siki kalın, damarlı, korkutucu derecede büyüktü. “Yapma,” dedim, ama içten içe yalan söylüyordum. Sikini amıma dayadı, yavaşça ittirdi. Öyle doluydu ki, nefesim kesildi. “Sıkı amın var,” dedi, inleyerek. Hızlanmaya başladı, her vuruştan göğüslerim zıplıyordu. Mutfak masası sallanıyor, tabaklar düşecek gibi oluyordu. “Sik beni!” dedim, kendime inanamayarak. Amcam güldü, “Bak sen küçük orospuya,” dedi, daha sert pompaladı.

Beni tezgâhtan indirip yere domalttı. “Bu götü de sikeceğim,” dedi, kalçalarımı tokatlayarak. Amımı sikerken parmağını götüme soktu, zevkten çıldırıyordum. “Hadi, amca, boz beni!” dedim, kendimi tamamen ona bırakarak. Sikini amımdan çıkarıp götüme dayadı, yavaşça girdi. Acıyla karışık bir zevk dalgası sardı beni. “Siktir, daracık!” diye inledi. Götümü sikerken amımı parmaklıyordum, inlemelerim evi doldurdu. “Dağıt götümü!” diye bağırdım, o da hızlandı. Terlerimiz yere damlıyor, mutfak seks kokuyordu.

“Boşalcam,” dedi, nefes nefese. “İçime boşal!” dedim, hap kullandığımı bilerek. Götüme boşalırken ben de titreyerek orgazm oldum, yere yığıldık. Ter içinde, nefes nefese. “Kimseye söylemek yok,” dedi, gözlerimin içine bakarak. “Söz,” dedim, gülerek. O yaz, amcamla her fırsatta sikiştik. Ahırda, tarlada, hatta bir keresinde dedemin traktöründe. Yasak, iğrenç, ama bir o kadar da bağımlılık yapıcıydı. Amcamın koca siki, o sert elleri, aklımdan çıkmıyordu.

Yaz bitti, şehre döndüm. Ama o mutfak, o tezgâh, o inlemeler… Hepsini hâlâ hatırlıyorum. Amcamdan kurtuluş yoktu, belki de ben kurtulmak istemiyordum.