Baldızımın Büyüleyici Tuzağı

Her şey o yaz günü başladı. Eşimle evliliğimizin ikinci yılındaydık, ama son zamanlarda aramızda bir soğukluk vardı. Onun ailesinin yazlığına davet edildiğimizde, açıkçası pek hevesli değildim. Ta ki baldızım Selin’i tekrar görene kadar. Selin, eşimin küçük kardeşiydi; 24 yaşında, ince beli, dolgun kalçaları ve masumiyetle karışık şeytani bir çekiciliği olan bir kız. Onu ilk gördüğümde etkilenmiştim, ama o gün, yazlıkta bikinisiyle havuz kenarında uzanırken, içimde bastırdığım tüm arzular su yüzüne çıktı.

“Selam enişte,” dedi gülümseyerek, gözleri beni süzüyordu. “Selam,” dedim, sesimdeki titremeyi gizlemeye çalıştım. Eşim mutfakta bir şeyler hazırlarken, biz havuz başında yalnız kalmıştık. “Hava çok sıcak, değil mi?” dedi, saçlarını geriye atarken. Göğüsleri bikiniden taşacak gibi duruyordu, gözlerimi kaçırmakta zorlandım. “Evet, oldukça,” dedim, ama kastettiğim hava değildi. Gülümsedi, sanki düşüncelerimi okumuştu. “Biraz yüzelim mi?” diye sordu, ve ben daha cevap veremeden suya atladı.

Onu izlerken, içimde bir savaş başladı. Bu yasaktı, ama o kadar çekiciydi ki kendimi durduramıyordum. “Hadi enişte, korkuyor musun?” diye seslendi, suyu bana sıçratarak. Gülümsedim, “Asla,” dedim ve tişörtümü çıkararak suya girdim. Yüzdük, şakalaştık, ama her temasımızda teninin yumuşaklığı beni çıldırttı. Bir an, suyun içinde bana fazla yaklaştı. “Eşim biliyor mu ne kadar eğlenceli olduğunu?” dedi, göz kırparak. Kalbim hızlandı, “Bilmem, ona sormalısın,” dedim, ama sesimdeki arzu saklanamaz hale gelmişti.

Akşam olduğunda, eşim erken uyudu. Selin’le ben salonda kaldık, televizyon açıktı ama ikimiz de izlemiyorduk. “Bir şey içelim mi?” dedi, mutfağa yönelerek. “Olur,” dedim, ve o birer kadeh şarapla döndü. Yanımda oturdu, bacağı bacağıma değiyordu. “Enişte, seninle konuşmak hep keyifli,” dedi, elini koluma koyarak. Tenim alev aldı, “Seninle de öyle,” dedim. Gözlerime baktı, dudaklarını ısırdı. “Bazen düşünüyorum… Acaba yanlış ablayla mı evlendin?” dedi, sesi fısıltıya dönüşmüştü.

O an, tüm kontrolümü kaybettim. Elimi çenesine koydum, yüzünü kendime çektim. Dudaklarımız buluştu, öpüşmesi vahşi ve açtı. “Bunu yapmamalıyız,” dedim, ama geri çekilmedim. “Biliyorum,” dedi, “ama durduramıyorum.” Bluzunu çıkardım, sütyeninin altından taşan göğüsleri beni çıldırttı. Ellerim bedeninde dolaşırken, inlemeleri kulaklarımda yankılanıyordu. “Sessiz ol,” diye fısıldadım, eşimin uyanma ihtimali beni hem korkutuyor hem de daha çok azdırıyordu.

Beni koltuğa itti, üzerime çıktı. Şortumu indirdiğinde, gözlerindeki açlık beni ele geçirdi. “Hep bunu hayal ettim,” dedi, ve dudakları bedenimde dolaşmaya başladı. Zevkten titriyordum, ama suçluluk bir an bile aklımdan çıkmıyordu. Yine de durmadım. Onu sırtüstü yatırdım, bikinisi çoktan yerdeydi. Bacaklarını ayırdığımda, bana tamamen teslim olduğunu hissettim. “Enişte,” diye inledi, sesi beni uçuruma sürüklüyordu. Bedenlerimiz birleştiğinde, her şey kayboldu; eşim, evlilik, ahlak… Sadece o an vardı.

Saatler boyunca seviştik, her dokunuşu beni daha da bağımlı yaptı. Baldızımın teni, kokusu, inlemeleri… Her şey mükemmeldi. Zevkin doruklarında kaybolurken, adını fısıldadım. O da benimle birlikte boşaldı, nefeslerimiz karıştı. Sonunda yan yana yattık, ter içinde ve bitkin. “Bu bir daha olmamalı,” dedim, ama ikimiz de bunun yalan olduğunu biliyorduk. Gülümsedi, “Belki,” dedi, ve parmağını dudaklarıma koydu.

Sabah olduğunda, eşim hiçbir şeyden habersiz kahvaltı hazırlıyordu. Selin bana göz kırptı, masanın altından bacağına dokundum. O yazlık, hayatımın en yasak ve en tatlı anılarına ev sahipliği yapmıştı.