Hala dün geceyi düşünüyorum, aklım almıyor. Sanki biri beni bir filme ışınladı, ben de ne olduğunu anlamadan başrolü oynadım. Her şey o kadar hızlı, o kadar gerçekti ki, şu an bile kalbim hızlanıyor. Karım, “Kızlarla yemeğe çıktık, gece geç gelirim, belki annemde kalırım,” diye mesaj attı. Ben de evde, koltuğa yayılmış, bira içip YouTube’da araba videoları izliyordum. Saat on bir civarı, kapı zili çaldı. “Kim lan bu saatte?” diye söylenip kalktım. Kapıyı açtım, karşımda baldızım Yağmur.
“Enişte, n’aber?” dedi, o her zamanki şeytani gülümsemesiyle. Siyah, dar bir elbise giymiş, beli açık, topuklularla boyu benden uzun neredeyse. Saçları dalgalı, omzuna dökülmüş, parfümü kapıdan içeri süzüldü. “Yağmur, sen niye burdasın?” dedim, elim ayağım birbirine karışmış. “Abla dışarıda, dedim yalnızsındır, bi’ takılayım,” dedi, içeri dalarken. Elinde bir şişe votka, yanında Red Bull. “Hadi, bardak bul, kafa dağıtalım.”
Mutfakta iki bardak kaptım, votkayı Red Bull’la karıştırdım. Salona geçtik, koltuğa çöktük. Fondaki Spotify listemden hafif bir rap çalıyordu, evin ışıkları loş, şehir dışarıda uğulduyor. Yağmur bacak bacak üstüne attı, elbisesi sıyrıldı, gözüm kaydı ama kendimi tuttum. “Sıkıcı değil mi bu evlilik muhabbeti?” dedi, bardağından bir yudum alıp. Gözleri benimkileri delip geçiyordu. “Herkes böyle yaşıyor işte,” dedim, omuz silkerek. Gülümsedi, “Ben yaşamam. Hayat kısa, zevk alacan.”
O an bardağını masaya koydu, bana doğru kaydı. Bacağı benimkine değdi, tesadüf falan değildi. Aramızda bir elektrik, sanki her an patlayacak bir bomba. “Yağmur, bak, bu iş olmaz,” dedim, ama sesim titriyordu, inandırıcı değildim. “Niye?” dedi, fısıldayarak. Eli koluma kaydı, tırnakları hafifçe geçti. “İstemiyor musun beni?” Kalbim göğsümden fırlayacaktı. Bira şişem elimde titriyor, aklım başımdan gitti. “Siktir et,” dedim içimden, şişeyi masaya fırlattım.
Dudakları benimkine yapıştı, önce yavaş, sonra aç kurtlar gibi. Ellerim beline kaydı, oradan kalçasına. Elbisesi zaten yarıda, benim tişört çoktan yerde. “Kimse bilmeyecek,” dedi, nefesi kulağımda, sıcak, votka kokulu. Koltukta birbirimize dolandık, onun inlemeleri, teninin ateşi… Sanki yıllardır bastırdığım her şey patladı. “Bunu hep istedim,” diye fısıldadı, tırnakları sırtımda iz bırakırken. Gömleğim yırtıldı, onun elbisesi koltuğun kenarına düştü. Votka şişesi devrildi, halıya döküldü, ama kimin umrunda?
Salondan yatak odasına nasıl geçtiğimizi hatırlamıyorum. Yatağa çöktük, her şey daha da vahşileşti. Yağmur’un saçları yastığa yayılmış, gözleri karanlıkta parlıyordu. “Bana bunu ver,” dedi, sesi hem emir hem yalvarış. Bedenlerimiz birleşti, zaman durdu. Onun nefesi, benim nabzım, şehir dışarıda susmuş, sadece biz vardık. Tutku, yasak, her şey birbirine karıştı. O an dünya umrumda değildi, sadece o an vardı.
Ne kadar sürdü bilmiyorum. Sonra yatağa yığıldık, ter içinde, nefes nefese. Yağmur gülümsedi, “İhtiyacım olan buydu,” dedi, göz kırparak. Yanımda yatarken, parmakları göğsümde geziniyordu. “Pişman mısın?” diye sordu, alaycı bir tonda. “Bilmiyorum,” dedim, dürüstçe. Güldü, “İyi, pişman olma. Bu bizim sırrımız.” Kalktı, elbisesini kaptı, banyoya gitti. Duşun sesini duydum, kendi kendime tavana bakarken ne halt yediğimi düşünüyordum.
Geri geldiğinde saçları ıslak, üstünde benim eski bir tişörtüm. “Gidiyorum,” dedi, topuklularını eline alıp. Kapıya yürüdü, dönüp baktı. “Bu geceyi unutma, enişte,” dedi, gülerek. Kapıyı çekti, gitti. Geride votka kokusu, dağınık bir yatak ve onun parfümünün izi kaldı.
Sabah uyandığımda, hala onun kokusu burnumdaydı. Karım mesaj attı, “Yoldayım, kahve alayım mı?” diye. “Al,” diye yazdım, ama aklım başka yerde. Ne yaptım lan ben? Pişman mıyım? Bilmiyorum. Ama o gece… O gece başka bir şeydi.
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...
Herkese slm benim adım Tuğba. Daha önceleri, yani evlenmeden önceleri de sex hikayeleri okurdum. Özellikle karısını siktirenlerin, kocasını aldıp b...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Iyi günler ben elazığdan timuçin size anne...
Alt komşularım dul 37 yaşındaki bir anneyle 19 yaşındaki kızıydı.annesi çok bakımlı,sarışın,balık etliydi.hep etek giyer,bazen minili dolaşır beni ...