Dağ Evinde Çıtırın Amını Götünü Yırttım Ateş Yaktım

Dağ Evinde Çıtırın Amını Götünü Yırttım Ateş Yaktım

Dağların derinliklerinde, lanetli bir kulübe yaz gecesinin karanlığında cehennem gibi uluyordu. Hava, ter, çam, viski ve şeytani bir şehvetle öyle ağırdı ki, dünya sadece günah için nefes alıyordu. 38 yaşındaki Efe, karısının haftalardır şehirde kaybolduğu bu iğrenç gecede, kulübenin loş ışıklarında bir volkan gibiydi. Yırtık tişörtü, terle sırılsıklam kasları, göğsü mum ışığında bir tanrı gibi parlıyor, gözleri iblis ateşiyle yanıyordu. Her nefesi, kontrolsüz bir arzu kasırgası yayıyordu, sanki kulübe onun günahlarının tapınağıydı. Karşısında, komşu kulübeden 22 yaşındaki Elif duruyordu; dar, götünü yırtarcasına sıkan bir şort, ince, memelerini belli eden transparan bir tişört, her kıvrımı bir günah gibi sergileyen bir afet. Uzun saçları omuzlarına dökülüyor, dudaklarında cehennemi çağıran bir sırıtış, gözleri yasak bir ateşle kıvılcımlar saçıyordu.

Elif, ahşap masaya antika bir şarap şişesi koyarken, “Efe, bu gece yalnız kalmak amına koyar,” dedi, sesi bir siren gibi, her kelime Efe’nin damarlarında lav gibi patladı. Şişe, kırmızı bir alev saçıyordu, sanki içinde bir şeytanın amı hapsolmuştu, masada titreşiyor, kenarındaki eski semboller parlıyordu. Efe, koltuğundan kalkıp Elif’e yaklaştı, adımları bir kurt gibi, gözleri avını parçalamaya hazır. “Yalnızlık mı, Elif?” dedi, sesi bir deprem gibi, gözleri Elif’in memelerine, götüne, her yerine saplanıyordu. “Bu gece, şeytanın amını götünü yırtacağız.” Elif’in tişörtü, terle tenine yapışmış, memeleri her nefeste yükseliyor, şortu götünde öyle sıkı ki, sanki kumaş her an parçalanacaktı. Gözleri Efe’nin göğsüne kayarken nefesi kesildi, dudakları aralandı, dünya durdu.

Kulübe, mumların alevleriyle bir büyü tapınağına dönmüştü. Ahşap duvarlar, dışarıdaki fırtınayı bir cehennem senfonisi gibi yansıtıyordu; pencereler, dağların karanlığını bir kâbus gibi emiyor, yıldızlar bu günaha tanık olmaktan korkuyordu. Efe, Elif’e öyle yaklaştı ki, aralarında nefes alacak mesafe kalmadı. Elif’in memeleri, her nefeste Efe’ye sürtünüyordu; tişörtünün askısı omzundan kaymış, teni mum ışığında alev gibi parlıyordu, sanki bir lanet heykeli canlanmıştı. “Bazı geceler, amını götünü ateşe verirsin,” diye fısıldadı Efe, sesi bir lav akıntısı gibi Elif’in kulaklarında yankılandı. Eli, Elif’in beline kaydı, parmakları teninde bir nükleer yangın başlattı, her dokunuş bir patlama gibiydi. Elif’in dudakları titriyordu; Efe’nin kokusu, odun ateşi, viski ve saf arzu karışımı, aklını çalıyordu. Bedeni, bu yasak çekimin ağırlığıyla eriyor, götü şortta sıkışmış, memeleri tişörtü yırtacak gibiydi.

Efe’nin dudakları, Elif’in boynuna değdi; o an, kulübe bir çığlık attı. Mumlar titredi, şarap şişesi çatladı, içinden kırmızı bir sis sızdı, havayı zehir gibi kapladı. Elif’in şortu, götünde yukarı kayarken, Efe’nin elleri daha cüretkâr bir dansa başladı, teninde yanık izleri bırakıyordu, sanki amını götünü parçalamak istiyordu. Elif’in nefesi, Efe’nin göğsüne çarparken bir iniltiye dönüştü; o an, kulübedeki her şey, onların arasındaki şeytani çekime boyun eğdi. “Bu gece, her şeyi amına koyup yakacağız,” dedi Efe, sesi bir hayvan gibi hırlıyor, gözlerinde bir avcının açlığı vardı. Elif’in elleri, Efe’nin göğsüne kaydı, parmakları terli kaslarda gezindi, tırnakları teninde izler bıraktı, tişörtü yırtarcasına çekiştiriyordu. Kulübenin havası, elektrik yüklü bir enerjiyle doluydu; sanki her an patlamaya hazır bir barut fıçısıydı.

Tam Elif, Efe’nin kollarında kaybolurken, kulübenin kapısı bir gök gürültüsüyle parçalandı. Komşu kulübeden 48 yaşındaki Selma, dar bir siyah elbise içinde, elinde eski bir tılsımla dikildi. Elbisesi, memelerini ve götünü öyle sıkıyordu ki, kumaş her an yırtılabilirdi. Saçları fırtınadan dağınık, gözleri şok, kıskançlık ve bastırılamaz bir arzuyla doluydu. “Efe! Bu ne lanetli günah, amına koyayım?!” diye haykırdı, ama sesinde öfkenin yanı sıra çıldırmış bir çekim vardı. Gözleri, Elif’in yarı çıplak bedeninden, memelerinden götüne, Efe’nin terli göğsüne kayıyor, dudakları titriyordu, tılsımı tutan elleri zangır zangır sallanıyordu. O an, şarap şişesi tamamen kırıldı; kırmızı sis kulübeyi sardı, ahşap duvarlar titremeye başladı. Tavan, alevlerle kaplı bir cehennem göğüne dönüştü; sanki şeytan, bu anı yönetmek için tahtından kalkmış, sahneye atlamıştı.

Selma, tılsımı havaya fırlattı, ve bir ışık patlaması oldu. “Bu kulübenin iblisini uyandırdınız, amınızı götünüzü parçalayacak!” diye bağırdı, ama gözleri, Efe ve Elif’in arasındaki o şeytani çekime kilitlenmişti. Tılsım, havada asılı kaldı, etrafında kıvılcımlar dans ediyor, sanki kulübenin lanetli ruhunu çağırıyordu. Elif, Efe’den ayrılmadan, kahkaha atarak, “Selma, sadece şarap içiyorduk… yoksa sen de mi bu cehennemin amına gömüleceksin?” dedi. Sözleri, bir zehir gibiydi, her hece Selma’nın içinde bir alev yakıyor, kıskançlık ve arzu arasında sıkışıp kalmıştı. Efe’nin eli, Elif’in götüne daha sıkı bastırdı, parmakları teninde bir yanardağ gibi patlıyordu, şortu yırtacak gibi geriliyordu. O an, kulübe bir kâbusun kalbine dönüştü. Kırmızı sis, gölgelerle dans ediyor, duvarlar çatırdıyor, masadaki eşyalar havada süzülüyor, camlar titreşiyor, sanki şeytanın kendisi amını götünü yırtmak için geliyordu. Gölgeler, Efe’nin karısının siluetini oluşturdu, ama siluet, sadece izledi; sanki bu günah, onun ruhunu da yutmuş, hatta hoşuna gitmiş, karanlıkta bir gülümseme beliriyordu.

Efe, Elif’in kulağına, “Bu kulübe, günahlarımızı amına koyup içiyor,” diye fısıldadı; nefesi, Elif’in boynunda bir lav gibi aktı, teninde görünmez izler bıraktı, her kelime bir lanet gibiydi. Elif’in bedeni, korku, tutku ve çıldırmış bir arzuyla titriyordu; memeleri tişörtü parçalayacak gibi gerilmiş, götü şortta sıkışmış, elleri Efe’nin göğsüne daha sıkı bastı, tırnakları teninde kırmızı izler bıraktı, tişörtü yırtarcasına çekiştiriyordu. Selma, “Bunu kimseye anlatmam, amına koyayım!” dedi, ama sesi bir çığlığa, hatta bir iniltiye dönüşmüştü; gözleri, Elif’in memelerine, götüne, Efe’nin ellerine kilitlenmişti, kendi arzularıyla boğuşuyordu, tılsımı tutan elleri titriyordu. O an, kulübede bir volkan patladı; mumlar söndü, ama karanlıkta, üçünün nefesleri bir ritim gibi çarpıştı, kulübenin taşları bir canavar gibi inledi, yer titriyor, sanki cehennem amını açmıştı.

Kulübedeki hava, artık sadece sıcak değil, elle tutulur bir enerjiyle doluydu. Kırmızı sis, bir girdap gibi dönüyor, gölgeler duvarlarda dans ediyor, tılsımın kıvılcımları havada patlıyordu, sanki bir lanet ritüeli başlıyordu. Efe ve Elif, bu kaosun merkezinde, birbirlerine kenetlenmiş, dünyayı unutmuşlardı; tenleri, sanki bir büyüyle birbirine zincirlenmişti, memeleri, götü, her şeyleri ateşe verilmişti. Selma, tılsımı yere düşürdü, ve bir an için, sanki kendi arzularına teslim olmak üzereydi; gözleri, Elif’in teninde geziniyor, Efe’nin hareketlerini iç çekerek izliyordu, kendi memeleri elbisede sıkışmış, götü kumaşı zorluyordu. Ama sonra, bir patlamayla her şey durdu. Sis dağıldı, kulübe sessizleşti, ama şarap şişesi toza dönüşmüştü, masanın yüzeyi çatlamış, yerdeki şarap kana boyanmıştı, sanki bir kurban sunulmuştu. Efe, Elif’e bakıp, “Bu gece, şeytanın amını götünü alev alev yaktık,” dedi ve kulübeden ayrıldı, ama bıraktığı ateş, Elif’in teninde bir lanet gibi yanıyor, her hücresi o anı hatırlıyordu.

Selma, “Bir daha böyle bir şey görmeyeceğim, amına koyayım!” diye bağırarak kaçtı, ama titreyen dudakları, o anın onu da yaktığını, ruhunu ele geçirdiğini söylüyordu; koşarken tılsımı düşürdü, sanki lanetten kurtulmak istiyordu. Elif, yalnız kaldığında, kulübenin kırık aynasına baktı; boynunda, şeytani bir sembol parlıyordu, memelerinde, götünde görünmez bir elin izleri vardı, gözlerinde o gecenin ateşi hâlâ yanıyordu. Kulübe, bir sırrı daha yutmuştu, ama bu sır, Elif’in ruhunu cehenneme zincirlemişti, her nefeste o anı yaşıyordu.

O gece, kulübe uyumadı. Elif, Efe’nin dokunuşunu, onun nefesinin teninde bıraktığı yanıkları, memelerine, götüne bıraktığı ateşi, Selma’nın kıskanç ama arzulu bakışlarını ve kulübenin iblisini düşünüyordu. Kalbi, korku ve tutku arasında çarpıyordu; o anın büyüsü, onu hem özgürleştirmiş hem de lanetlemişti, ruhu ikiye bölünmüştü. Selma, kendi kulübesinde, tılsımını ararken kendi arzularıyla boğuşuyor, o gecenin lanetini sorguluyordu, ama memeleri, götü hâlâ o anın hayalini taşıyordu. Efe, dağ yolunda, viski şişesine bakarken, Elif’in kokusunu, memelerinin sıcaklığını, götünün kıvrımını ve o şeytani anı unutamıyordu; her yudum, o ateşi yeniden canlandırıyordu. Ve kulübe, sessizce bir sonraki günahı bekliyordu, çünkü bu hikaye, cehennemin ta kendisiydi.


26 Nisan 2025 tarihinde yay覺nland覺, 2564 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

  • Zorla Oğlum Beni Karısı Yaptı
    Zorla Oğlum Beni Karısı Yaptı
    11 Nisan 2025

    Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...

  • Kocam İşdeyken Gelince
    Kocam İşdeyken Gelince
    12 Nisan 2025

    Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...

  • Ablamı Sonunda Kandırdım
    Ablamı Sonunda Kandırdım
    12 Nisan 2025

    Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...

  • Saksocu Kız Kardeşim
    Saksocu Kız Kardeşim
    1 Mart 2025

    Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...

  • Kocamın Arkadaşları Beni Sikiyor
    Kocamın Arkadaşları Beni Sikiyor
    18 Nisan 2025

    Herkese slm benim adım Tuğba. Daha önceleri, yani evlenmeden önceleri de sex hikayeleri okurdum. Özellikle karısını siktirenlerin, kocasını aldıp b...

  • kardeşime uyku ilacı verip siktim
    kardeşime uyku ilacı verip siktim
    12 Nisan 2025

    Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...

  • Sevgilimle Grup
    Sevgilimle Grup
    14 Nisan 2025

    Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...

  • Okul Müdürüne Verdim
    Okul Müdürüne Verdim
    11 Nisan 2025

    Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...

  • Ve annemi beş kişi
    Ve annemi beş kişi
    5 Mart 2025

    Iyi günler ben elazığdan timuçin size anne...

  • Anasına Niyrtlenip Kızına Bastım
    Anasına Niyrtlenip Kızına Bastım
    20 Nisan 2025

    Alt komşularım dul 37 yaşındaki bir anneyle 19 yaşındaki kızıydı.annesi çok bakımlı,sarışın,balık etliydi.hep etek giyer,bazen minili dolaşır beni ...

Tüm Yazılar »