Denetime Gelen Müteahhitin Amına Beton Döküp Siktim

27 yaşındaydım, inşaat sektöründe proje yöneticisi olarak çalışıyordum. İstanbul’un gökdelenlerle dolu bir semtinde, dev bir rezidans projesinin başındaydım. İş stresliydi, ama adrenalini seviyordum. O yaz, şantiyeye denetim için bir müteahhit geldi. Adı Zeynep’ti, 30’larının ortasında, taş gibi bir kadın. Uzun siyah saçları, ince beli ve o dolgun kalçalarıyla şantiyedeki herkesin aklını almıştı. takım elbisesi içinde bile seksi duruyordu, topuklu ayakkabıları tozlu zeminde bile asil görünüyordu. İlk gördüğümde, “Bu hatun başa bela,” dedim kendi kendime.

Denetim günü, Zeynep’le şantiyeyi geziyorduk. Baret takmış, elinde not defteri, her detayı inceliyordu. “Buradaki beton kalitesi nasıl?” diye sordu, gözlerimin içine bakarak. “Sağlam, istersen test edelim,” dedim, sırıtarak. Gülümsedi, “Test etmek mi? Cesaretin varsa,” dedi, sesinde bir hinlik. O an aramızda bir elektrik çaktı, iş muhabbeti başka bir şeye kayıyordu.

Öğleden sonra, şantiye ofisine geçtik. Klimalı küçük bir konteyner, dışarıdaki toz ve gürültüden uzak. “Raporu konuşalım,” dedi, masaya otururken bacak bacak üstüne attı. Eteği sıyrıldı, baldırları ortaya çıktı. Sikim pantolonda hareketlenmişti. “Rapor mu, başka bi şey mi konuşalım?” dedim, göz kırparak. Kahkaha attı, “Sende iş var, ha?” dedi, masadan kalkıp yanıma geldi. “Var, ama seninle ne yapar, bilmem,” dedim, elim koluna gitti.

Birden dudaklarıma yapıştı, öyle aç, öyle vahşi öpüyordu ki şaşırdım. “Zeynep, burada mı?” dedim, nefes nefese. “Siktir et, istiyorum seni,” dedi, gömleğimin düğmelerini çözerek. Gömleğini yırtarcasına açtım, siyah dantelli sütyeni ortaya çıktı. Göğüsleri dolgun, meme uçları dimdikti. “Beton gibi hatunsun,” dedim, göğüslerini avuçlayarak. “O zaman dök betonu,” dedi, kahkaha atarak. Eteğini sıyırdım, külotu sırılsıklamdı. Masaya oturttu, bacaklarını ayırdım. Amı tıraşlı, sulu, mis gibiydi.

Külotunu indirdim, “Bu amı dağıtacağım,” dedim, sikimi pantolondan çıkardım. Zeynep sikimi görünce, “Siktir, bu ne kalın!” dedi, yutkunarak. Amına dayadım, yavaşça ittirdim. Öyle dardı ki, zevkten gözlerim karardı. “Sik beni, hadi!” diye inledi. Masayı tuttu, ben hızlandım. Her vuruştan göğüsleri zıplıyor, masadaki evraklar yere uçuyordu. “Dağıt amımı, beton gibi sik!” diye bağırdı. Tırnakları kollarımda, ben de kalçalarını sıkıyordum. Amının sıkılığı sikimi mengene gibi sardı.

“Domalsana,” dedim, masadan indirdim. Konteynerin zeminine domaldı, o dolgun götü karşımda. “Götünü de sikeceğim,” dedim, amından akan suları götüne sürdüm. “Hadi, yap!” dedi, meydan okuyarak. Sikimi götüne dayadım, yavaşça girdim. “Siktir, yavaş!” dedi, ama zevkten inliyordu. Götü daracık, sıcacıktı. Götünü sikerken amını parmakladım, Zeynep çıldırmış gibiydi. “Boz götümü, ohh!” diye bağırıyordu. Konteyner sallanıyor, dışardaki işçiler duysa skandal olurdu.

“Boşalcam,” dedim, dişlerimi sıkarak. “Amıma boşal, hap kullanıyorum!” dedi, titreyerek. Sikimi amına geri soktum, son bir hamleyle içime boşaldım. Zeynep de aynı anda orgazm oldu, inlemeleri kulağımda yankılandı. Masaya yığıldık, ter içinde, gülüyorduk. “Betonu iyi döktün,” dedi, nefes nefese. “Senin amın aldı başımı,” dedim, kahkaha atarak.

O denetimden sonra Zeynep’le birkaç kez daha buluştuk. Şantiyede, otelde, her yerde sikiştik. O dolgun amı, o azgın inlemeleri aklımdan çıkmadı. Zeynep, sadece bir müteahhit değildi; o, zevkin ta kendisiydi. Şantiye tozlu, ama bizim anılar ateş gibiydi.