23 yaşında, İstanbul’da bir üniversitede görsel iletişim tasarımı son sınıf öğrencisiyim. Hayatım mock-up’lar, deadline’lar ve kahve krizleriyle geçiyor. Ama o sonbahar, her şeyi değiştiren bir kadınla tanıştım: Derya Hoca. 30’larının başında, yeni atanmış bir doçent, grafik tasarım dersi veriyor. Uzun dalgalı kumral saçları, zümrüt yeşili gözleri ve o enfes bacaklarıyla adeta bir sanat eseri. Dar kalem etekleri, topuklu ayakkabıları ve o kendine güvenli yürüyüşüyle amfiye girer girmez herkesin nefesini keserdi. Ama ben, o bacaklara takıldım; ince, pürüzsüz, sanki bir heykeltıraşın elinden çıkmış. İlk derste, “Tasarım, tutku ister,” dediğinde, gözlerime bakarak, içimde bir yangın başladı.
Bir akşam, proje teslimi için ofisine gittim. Kampüs sessiz, koridorlar bomboş. Derya Hoca’nın odası, modern bir stüdyo gibi; duvarlarda soyut tablolar, masada renk paletleri. Kapıyı çaldım, “Gir,” dedi, o kadife sesiyle. İçeri girdim, başında gözlük, üstünde beyaz bir gömlek, eteği diz üstünde, bacakları masanın kenarına uzanmış. “Geç kaldın,” dedi, gülümseyerek. “Tasarım tutku ister, aceleye gelmez,” dedim, onun lafını çalarak. Kahkaha attı, “Zekice,” dedi, bacak bacak üstüne attı. O an sikim pantolonda zıpladı, bu kadın felaketti.
Proje dosyamı incelerken, “Fena değil, ama daha cesur olmalısın,” dedi, gözlüklerini çıkarıp masaya bıraktı. “Cesur mu? Ne kadar cesur?” dedim, sırıtarak. Ayağa kalktı, masanın önüne geldi, “Sınırlarını zorlayacak kadar,” dedi, bacakları tam göz hizamda. “Derya Hoca, bu bacaklarla siz sınırları zorluyosunuz,” dedim, cesaretimi toplayarak. Gülümsedi, “Öyle mi düşünüyorsun?” dedi, eteğini hafif sıyırıp çorabının dantelini gösterdi. Kalbim duracaktı, “Siktir, ciddisiniz,” dedim, yutkunarak.
“Kapıyı kilitle,” dedi, emreder gibi. Koşarak kapıyı kilitledim, döndüğümde gömleğinin üst düğmeleri açıktı, sütyeni görünüyordu. “Bu yanlış…” dedim, ama sesim cılızdı. “Yanlış mı? Tutku yanlış olmaz,” dedi, masaya yaslanıp bacaklarını araladı. Önüne diz çöktüm, bacaklarını okşadım, teni ipek gibi. “Yala,” dedi, çorabını sıyırıp amını ortaya çıkardı. Tıraşlı, mis kokulu, sırılsıklam. Dilimi amına değdirdim, inledi, “Oh, evet!” Klitorisini emdim, parmaklarımı içine kaydırdım, dar ve ateş gibiydi.
“Sikini çıkar,” dedi, gözlerimin içine bakarak. Pantolonumu indirdim, sikim fırladı, damarları patlayacak gibi. “Vay, cesur bir tasarım,” dedi, gülerek. Sikimi avuçladı, “Bunu içimde istiyorum,” dedi. Masaya oturttu, bacaklarını omzuma aldım. Sikimi amına dayadım, tek hamlede girdim. “Siktir, ne kalın!” diye inledi. Hızlandım, her itişte masadaki kalemler yere uçuyordu. “Yırt amımı!” diye bağırdı, tırnakları kollarımda iz bıraktı. Amı sikimi öyle sıkıyordu ki zevkten uçuyordum.
“Domalsana,” dedim, masadan indirdim. Ofis koltuğuna dayandı, eteğini beline topladı. “Götümü de sik,” dedi, meydan okuyarak. Amından sızan suları götüne sürdüm, sikimi yavaşça soktum. “Yavaş, siktir!” dedi, ama zevkten titriyordu. Götü daracık, her hareketimde inliyordu. “Boz götümü!” diye bağırdı, ben de hızlandım. Masanın üstündeki laptop sallanıyor, ofis seks kokuyordu. “Boşalcam!” dedim, nefes nefese. “Ağzıma ver!” dedi, diz çöktü. Sikimi ağzına aldı, dölüm boğazına fışkırdı, yuttu, gülümsedi.
Masaya yığıldık, terden sırılsıklam. “Derya Hoca, bu ders unutulmaz,” dedim, gülerek. “Daha çok dersimiz var,” dedi, göz kırparak. O dönem, Derya’yla her fırsatta sikiştik. Ofisinde, arabasında, hatta bir keresinde kampüsün sinema salonunda. O enfes bacaklar, o azgın am, aklımdan çıkmadı. Derya, sadece hocam değildi; o, tutkumun ta kendisiydi.
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım. Teyzem Gülay, 38 yaşında, dul,...
Ben Emre, 24 yaşında, bekarım. Amcamın karısı Ayşe yengem, 35 yaşında, esmer, götü taş gibi, memeleri bluzdan fırlayan bir afet. Amcam iş için süre...
Ben Selma, 42 yaşında, evliyim. Kocam uzun yol şoförü, evde pek olmuyor. Alt kat komşum Kadir, 28 yaşında, bekar, kaslı, esmer bir delikanlı. Her k...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Selam, ben Emre, 24 yaşında, bek...