Onun şey o sessiz akşamı başladı. 35 yaşındaydım, kocamı iki yıl önce trafik kazasında kaybetmiştim. O günden beri hayatımın bir şekilde olduğu. Çocuklar yok, ailem yardım ediyor, sadece ben ve yalnızlığım. Gündüzleri çalışıyor, akşamları akşamları televizyon karşısında uyuyorum. Dul olmak, sadece bir sıfat değil, bir yük gibi olması bekleniyor. İnsanlar bana acıyarak bakıyor, "Gençsin, yeniden evlenirsin" diyorlardı ama ben kimseyi istemiyorum. Ta ki o akşam bir şey bitene kadar. İş yerinden bir arkadaşım, "Hadi çıkalım, biraz hava al" dedi. İstemeye istemeye kabul ettim, şehirdeki küçük bir bara gittik. Oturdum, bir kadeh şarabım vardı, çevreyi izliyordum. Sonra geldi. Adı Barış'tı, arkadaşımın arkadaşlarıymış. Uzun boylu, esmer, gözlerinde sakin ama derin bir ifade vardı. Yanımıza oturduk, sohbet etmeye başladık. İlk başta sadece dinledim, pek katılmadım. Ama Barış bana döndüğünde, "Sen çok sessizsin, neler düşünürsün?" diye sordu. Gülümsedim, "Bilmem, sadece izliyorum" dedim. Sesindeki merakım gitti. Arkadaşım bir süre sonra çıkıyor, "Ben eve gidiyorum, siz kalın" dedi. Barış'la baş kaldı. Şarap kadehleri boşaldıkça, aramızdaki sohbet derinleşti. "Hayatın nasıl?" diye sordu, gözlerime bakıyordum. "Boş" dedim, istemeden içini döktüm. Kocamı anlattım, kazayı, sonrasında yaşadığım yalnızlığı… Dinledi, tek kelime etmeden. Sonra eli masada benimkine yaklaştırdı, "Yalnızlık zor" dedi, "ama bazen biri çıkar ve her şeyi değiştirir." O an, içeride bir şeyler kıpırdadı. Dul olduğumdan beri ilk kez bir erkeğin bana böyle bakmasına izin verdim. "Biraz yürüyelim mi?" dedi, hava serindi ama kabul ettim. Barın düzenli parka gittik, sokak lambalarının ışığı altında yürüdük. Bir bankada oturduk, konuşurken elinin omzuna atmıştı. Titredim, ama hoşuma gitti. Bana yaklaştı, nefesini yüzümde karşıladım. Dudakları dudaklarıma değmediğinde, ne yapacağımı bilemedim. Öyle uzun süredir kimseyle yakınlaşmamıştım ki, sanki yeniden doğuyordum. Başlamaya başladı, yavaş, temkinli ama bir o kadar da tutkulu. Ellerim istemsizce gömleğine gitti, o ise beni kendine çekti. "Rahat ol" diye fısıldadı, sesi güven veriyordu. "Bilmiyorum ki" dedim, "ben böyle alışık değilim." "Biliyorum" dedi, "acelemiz yok." Ama o an, içerdeki yalnızlık baskını ortaya çıktı. "Evim buraya yakın" dedim, cesaretimi toplayarak. Gözleri parladı, "Emin mi?" diye sordu. "Evet" dedim, devrimin geleceği görülüyor. Eve gitti, kapıyı kapattığımda bana vardı. Öpüşürken her şey o kadar doğal yatay ki, korkularım eridi. Gömleğini çıkardım, elleri cildinde dolaşırken ona göre davranıyorum. Yatağa uzandık, tenisin sıcaklığı, nefesinin ritmi, hepsi beni ele geçirdi. Dul olduğumdan beri ilk kez bir erkekle bu kadar yakınlaştım, her şey o kadar yeni, o kadar gerçek ki, kendimi suçlu hissetmedim bile.Kocamın anısı bir zihnimde belirdi, ama bu kez onu özlemek yerine, hayatıma devam etmek istediğimi fark ettim. Saatler geçti, zaman kaybolmuştu. Sabah saatlerinde Barış oradaydı, uyuyordu. Ona bakarken, ülkede bir huzur vardı. Sessizce kalktım, kahve yaptım, mutfakta otururken o da ortaya çıkıyor. "Günaydın" dedi, sesi uykulu ama sıcaktı. "Günaydın" dedim, "dün gece..." Sözünü kesti, "Güzeldi, değil mi?" Başımı salladım. O gün kendimle yüzleştim. Barış'la kalacağım gece, yalnızlığımı değil, yeniden yaşama isteğimi uyandırmıştı. Dul olmak, hayatın sonu değil, sadece bir parçasıydı. Barış'la bir daha görüştük, ama bir ilişki değil, aramızda bir dostluk gelişti. O gece, bir hata değil, bir uyanıştı. Kendini affetmek zorunda değildim, çünkü suçlu değildim. Hayat bana ikinci bir şans verdi, ben de onu yaşamaya karar verdim. Belki de bu, bir oğul değil, yeniden başlamanın ilk adımıydı.
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım. Teyzem Gülay, 38 yaşında, dul,...
Ben Emre, 24 yaşında, bekarım. Amcamın karısı Ayşe yengem, 35 yaşında, esmer, götü taş gibi, memeleri bluzdan fırlayan bir afet. Amcam iş için süre...
Ben Selma, 42 yaşında, evliyim. Kocam uzun yol şoförü, evde pek olmuyor. Alt kat komşum Kadir, 28 yaşında, bekar, kaslı, esmer bir delikanlı. Her k...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Selam, ben Emre, 24 yaşında, bek...