Her şey o yaz sıcak gecesinde başladı. 27 yaşındaydım, yalnız yaşadığım ve hayatımın ayrıldığı eve, evden işe bir döngüye sıkışmıştı. O akşam, bir değişiklik olsun diye dışarı çıktı. Şehirdeki şık bir kokteyl bara gittim, siyah dar elbisemi giymiştim, omuzlarımdaki kırgınlıklar dalgalanıyordu. Bara çökmüştüm, bir martini söyledim, çevreyi izleyen bir huzursuzluk vardı. Sonra geldi. Adı Emre'ydi, barmen olarak çalışıyordu ama öyle sıradan biri değildi. Kaslı kolları, koyu bakışları ve hafif kirli sakallarıyla dikkat çekiyordu. Siparişimi getirirken göz göze geliyor, "Güzel bir seçim" dedi, martini kastederek, ama gözler bende gezinirken başka bir şey ima ediyordu. "Teşekkür ederim" dedim, gülümseyerek, sesimde hafif bir parıltı vardı. Bir süre sonra barın yoğunluğu azaldı, Emre yanıma geldi, "İlk kez mi buradasın?" diye sordu. "Evet" dedim, "biraz kafa dağıtmak istedim." "İyi yapmışsın" dedi, gülmesi içini ısıttı. Sohbet uzadı, kokteyller birer ikişer boşaldı, aramızdaki elektrik artıyordu. "Vardiyam bitince bir şeyleri görmeye devam edelim mi?" dedi, gözlerindeki arzu açıktı. "Olur" dedim, kalp hızlandı. Vardiyası bitti beni barın arka sokağındaki küçük bir yere götürüldü, loş ışıklar ve hafif müzikle dolu bir ortamdı. Oturduk, şarap söyledik, konuşurken elleri masada benimkine yaklaştı. Parmakları parmaklarıma değdiğinde, tenimde bir kopukluk vardı. "Sen çok çekicisin" dedi usulca, sesi dayanıklıydı. Yutkundum, "Sen de öyle" dedim, manzaraları kaçırmadan. Bana yaklaştı, nefeslerini göğüslerinde tuttu, sonra parçalarını değiştirmeye değdi. Öpüşmeye başladık, öyle yavaş, öyle derin bir öpücüktü ki, içeride bir ateş yandı. Ellerim gömleğinin yakasına gitti, o ise elini inandırdı, beni kendine çekti. "Burası uygun değil" diye fısıldadı, "Evim yakın." "Hadi görüyorsun" dedim, sesim titriyordu ama arzudan. Dairesine giderken, kapıyı kapatır kapatmaz toplanırken. Öpüşürken gömleğinin düğmelerini değiştirebilir, kaslı göğsü ortaya çıktığında şeritte kaydı. O da elbisenin askılarını indirdi, kadınların omuzları, omuzlarıma kayarken nefesim hızlandı. "Çok güzelsin" diye mırıldandı, sesi kulaklarımda yankılandı. Yatağa uzandık, elleri derimde dolaşırken onun dokunuşu beni daha da çıldırttı. Üstümdeki elbiseyi tamamen çıkardım, o da pantolonunu attı, tenlerimiz buluştuğunda elektrik gibi bir onun içimi kapladı. Öpücükleri göğsüme, karnıma kaydı, ben ise saçlarını okşuyordum, nefesim kesik kesikti. "Devam etmek istiyor musun?" diye sordu, gözlerindeki tutku beni ele geçirmişti. "Evet" dedim, sesim kararlıydı. Ellerimin sırtında gezerken, o beni kendime da daha yaklaştırdı, bedenlerimiz bir ritimle buluştu. Onun hareketi, onun kavgası, sanki bir dans halindedir. Tersine, nefes nefese bir halde toplanırken, zaman kaybolmuştu. Saatler geçti, ama o anlar sonsuzdu.Sabahın var olduğu yerde Emre oradaydı, uyuyordu, kadınlarda huzurlu bir ifade vardı. Sessizce kırılmam, filtrelemeye devam ettim, kahve kokusuyla uyanmasını bekledim. Gözlerini açtığında bana baktı, "Dün gece inanılmazdı" dedi, gülümseyerek. "Evet" dedim, "benim için de." O gün kendimle yüzleştim. Emre'yle yaşadığım o erotik gece, yalnızlığımı değil, bedendeki arzuyu uyandırmıştı. Bir ilişki olduğunu, ama o anladığını bana hatırlattığını hatırlatmıştı. Emre'yle birkaç kez daha görüştük, ama bu bir başlangıç değil, sadece bir maceraydı. O gece, bir hata değil, bir özgürlüktü. Kişisel suçlu hissetmedim, çünkü hayatın kontrolünü ele geçirdim. Belki de bu, bir oğul değil, hakkımı yeniden keşfetmenin patlayan bir yoluydu.