23 yaşında, İstanbul’da bir üniversitede görsel iletişim tasarımı son sınıf öğrencisiyim. Hayatım mock-up’lar, deadline’lar ve kahve krizleriyle geçiyor. Ama o sonbahar, her şeyi değiştiren bir kadınla tanıştım: Derya Hoca. 30’larının başında, yeni atanmış bir doçent, grafik tasarım dersi veriyor. Uzun dalgalı kumral saçları, zümrüt yeşili gözleri ve o enfes bacaklarıyla adeta bir sanat eseri. Dar kalem etekleri, topuklu ayakkabıları ve o kendine güvenli yürüyüşüyle amfiye girer girmez herkesin nefesini keserdi. Ama ben, o bacaklara takıldım; ince, pürüzsüz, sanki bir heykeltıraşın elinden çıkmış. İlk derste, “Tasarım, tutku ister,” dediğinde, gözlerime bakarak, içimde bir yangın başladı.Bir akşam, proje teslimi için ofisine gittim. Kampüs sessiz, koridorlar bomboş. Derya Hoca’nın odası, modern bir stüdyo gibi; duvarlarda soyut tablolar, masada renk paletleri. Kapıyı... okumaya devam et
26 yaşında, dans eğitmeniyim, İstanbul’un hareketli gece hayatında kendi stüdyomda pole dance dersleri veriyorum. Sevgilim Kaan, 29 yaşında, DJ’lik yapıyor, gece kulüplerinin aranan ismi. Uzun boylu, dövmeli, kirli sakallı, tam bir kötü çocuk havasında, ama yatakta tam bir sanatçı. İkimiz de çılgın ruhluyuz, sıradanlıktan nefret ederiz. Birlikteyken her an bir maceraya dönüşür, ama o gece, fantazilerimizin sınırlarını zorladık. Pole dance yeteneklerimi Kaan’ın yarrağıyla birleştirme fikri, haftalardır aklımı kurcalıyordu. Sonunda, o gece bunu gerçeğe döktüm.Cuma akşamı, Kaan’ın loft dairesindeydik. Tavan yüksek, dev camlar, şehir manzarası fonda. Kaan stüdyodan yeni dönmüş, terli tişörtü kaslarını sarmış, o seksi gülümsemesiyle koltuğa yayılmıştı. Ben duştan çıkmış, sadece siyah dantel bir tanga ve Kaan’ın gömleğiyle salonda dolanıyordum. “Bebeğim, bu gece bi şov yap... okumaya devam et
Köydeki dedemin evine her yaz giderdim, ama o yaz, 22 yaşımda, her şey bambaşka oldu. Teyzem Fatma, 38 yaşında, minyon tipli, ama fena ateşli bir kadındı. Kısa boylu, dolgun kalçaları ve o muzip gülüşüyle insanı baştan çıkarırdı. Kocası yıllardır şehirde çalışıyordu, teyzem köyde yalnız takılıyordu. Çocukken onun kucağında uyurdum, ama şimdi o masum teyze gitmiş, yerine azgın bir dişi gelmişti. Bana bakarken gözlerinde bir şeyler yanıyordu, sanki içimi okuyordu. Bir öğleden sonra, dedemle diğerleri tarlaya gitmişti. Teyzemle evde yalnızdık. Bahçede odun kesiyordum, terden sırılsıklam. Teyzem elinde bir bardak ayranla geldi, “Yoruldun mu, aslanım?” dedi, sesi tatlı tatlı. Üzerinde ince bir elbise, göğüsleri neredeyse dışarı fırlayaca... okumaya devam et
27 yaşındaydım, inşaat sektöründe proje yöneticisi olarak çalışıyordum. İstanbul’un gökdelenlerle dolu bir semtinde, dev bir rezidans projesinin başındaydım. İş stresliydi, ama adrenalini seviyordum. O yaz, şantiyeye denetim için bir müteahhit geldi. Adı Zeynep’ti, 30’larının ortasında, taş gibi bir kadın. Uzun siyah saçları, ince beli ve o dolgun kalçalarıyla şantiyedeki herkesin aklını almıştı. takım elbisesi içinde bile seksi duruyordu, topuklu ayakkabıları tozlu zeminde bile asil görünüyordu. İlk gördüğümde, “Bu hatun başa bela,” dedim kendi kendime.Denetim günü, Zeynep’le şantiyeyi geziyorduk. Baret takmış, elinde not defteri, her detayı inceliyordu. “Buradaki beton kalitesi nasıl?” diye sordu, gözlerimin içine bakarak. “Sağlam, istersen test edelim,” dedim, sırıtarak. Gülümsedi, “Test etmek mi? Cesaretin varsa,” dedi, sesinde bir hinlik. O an aramızda bir elekt... okumaya devam et
24 yaşında, yalnız yaşayan, özgür ruhlu bir kadındım. İstanbul’un curcunalı bir mahallesinde, küçük ama şirin bir dairede takılıyordum. Geçen yaz, mutfak lavabosu tıkanmıştı, su birikiyor, başa bela oluyordu. İnternetten bulduğum bir tesisatçıya mesaj attım, “Acil gelin!” dedim. Öğleden sonra kapı çaldı, karşımda 30’lu yaşlarda, esmer, kaslı, hafif kirli sakallı bir herif. Adı Emre’ydi, kolları dövmeli, tişörtü terden yapışmış, baya havalı duruyordu. “Sorun nerde, abla?” dedi, gülerek. “Abla deme, mutfakta,” dedim, sırıtarak. O an göz göze geldik, içimde bir kıvılcım çaktı.Mutfakta lavaboyu gösterdim, o da alet çantasını açıp işe koyuldu. Eğilmiş, borularla uğraşırken gözüm götüne kaydı. Sıkı, taş gibi. Üstüne dar şortu, her hareketinde kasları oynuyordu. “Sıcak burası, değil mi?” dedim, laf olsun diye. “Sıcak, ama iş bitince serinleriz,” dedi, göz kırparak. Oha, bu ... okumaya devam et
O yaz, ailemle birlikte Antalya’daki halamın yazlığına gitmiştik. 23 yaşındaydım, üniversitede son sınıfta, hayatın tadını çıkarmaya hevesli bir heriftim. Halamın kızı Aylin, 20 yaşında, tam bir afet olmuştu. Uzun bacakları, ince beli ve o dolgun göğüsleriyle plajda bile dikkat çekiyordu. Kumral saçları dalga dalga, yeşil gözleri insanı delip geçiyordu. Çocukken beraber kovalamaca oynardık, ama şimdi o masum kız gitmiş, yerine azgın bir dişi gelmişti. Aylin’in her hareketi, her bakışı sikimi kaldırıyordu.İlk günler aileyle takıldık, mangallar yakıldı, denize girildi. Ama Aylin’le aramızda bir şeyler dönüyordu. Yemek masasında bacağı bacağıma değiyor, havuzda yüzerken sürtünüyordu. Bir gece, herkes uyuduktan sonra verandada bira içiyordum. Aylin, üzerinde kısa bir şort ve askılı bluzla çıkageldi. “Uykum kaçtı,” dedi, o cilveli sesiyle. “Gel, bi şeyler içelim,” dedim, ... okumaya devam et
Köydeki dedemin evi, çocukluğumun geçtiği yerdi. 19 yaşına geldiğimde, üniversite için şehirde olsam da yazları köye dönüyordum. O yaz, her şey değişti. Amcam Rıfat, 40’larının başında, iri yapılı, sert mizaçlı bir adamdı. Kocaman elleri, kalın sesi ve o delici bakışlarıyla insanı yerinde dondururdu. Ama ben, onun gözlerinde başka bir şey görüyordum. Bana bakarken, sanki içimi soyuyordu. İlk başta rahatsız oldum, ama sonra… Bilmiyorum, içimde bir şeyler kıpırdamaya başladı.Köyde herkes tarlada, bağda bahçede koştururken, amcamla sık sık yalnız kalıyorduk. Bir öğlen, dedemle diğerleri uzak bir tarlaya gitmişti. Evde sadece ikimiz vardık. Mutfakta bulaşık yıkıyordum, amcam arkamda belirdi. “Nası gidiyo, kız?” dedi, sesi her zamankinden yumuşak. “İyi,” dedim, ama kalbim küt küt atıyordu. Yaklaştığını hissettim, nefesi ensemdeydi. “Büyümüşsün sen,” dedi, eli omzuma dokun... okumaya devam et
Üniversitenin ikinci yılında, hayatımın en ateşli yazını yaşadım. 21 yaşındaydım, İzmir’de öğrenci evinde takılıyordum. Karşı daireye yeni taşınan Sude, mahallenin ağzını açık bırakan bir kızdı. Balık etli, dolgun kalçaları ve göğüsleriyle tam bir afet. Kumral saçları omzuna dökülüyor, kahverengi gözleri her bakışta insanı yakıyordu. İlk tanıştığımızda kapıda selamlaşmıştık, ama o dolgun dudaklarındaki gülüş, sikimi anında hareketlendirmişti. Sude, öyle masum dururdu, ama içinde yanan bir azgınlık olduğunu hissetmiştim.Bir akşam, apartmanın merdivenlerinde karşılaştık. Elinde market poşetleri, nefes nefese. “Yardım edeyim mi?” dedim, sırıtarak. “Olur, hadi,” dedi, o cilveli sesiyle. Poşetleri taşırken muhabbet açıldı, meğer Sude de benim gibi gece hayatını seviyormuş. “Bir ara takılalım,” dedi, kapıyı kapatmadan önce. O an, bu işin olacağına emindim. okumaya devam et
22 yaşında, İstanbul’da öğrenci bir kızdım. Hayatımı hep çılgınca yaşamayı sevdim, tabuları sikip atmak benim işimdi. Uzun zamandır içimde bir fantazi yanıp duruyordu: Anal seksin en vahşi halini, iri yapılı, zenci bir adamla yaşamak. Porno izlerken kendimi o sahnelerde hayal ederdim, ama gerçek hayatta o cesareti bulmak zordu. Ta ki o Cuma gecesine kadar.Arkadaşlarla Taksim’de bir kulübe gittik. Mekân tıklım tıklım, ışıklar loş, müzik kulakları sağır ediyor. Barda tek başıma mojito içerken, yanıma uzun boylu, kapkara tenli, kaslı bir herif yanaştı. Adı Marcus’tu, Güney Afrikalıydı, İstanbul’da fotoğrafçılık yapıyordu. Gülüşü o kadar seksiydi ki içim eridi. “Bu gece tek misiniz?” dedi, aksanıyla resmen büyüledi. “Şimdilik,” dedim, göz kırparak. O an aramızda bir şeyler kıpraştı, sanki geceyi kiminle geçireceğim belli olmuştu.Sohbet ilerledikçe içki ... okumaya devam et
Köydeki dedemin evinde geçirdiğim o yaz, hayatımın dönüm noktasıydı. 22 yaşındaydım, üniversitede okuyan, kanı kaynayan bir delikanlı. Amcamın karısı, yani yengem Serap, 30’larının başında, taş gibi bir kadındı. Uzun kumral saçları, dolgun kalçaları ve o göğüsleri… Allah’ın sopası yok, insan böyle bir hatuna nasıl kayıtsız kalır? Yengemle aramızda hep bir elektrik vardı. Bulaşık yıkarken göz göze gelir, bahçede laflarken o gülüşüyle içimi eritirdi. Ama o yaz, her şey kontrolden çıktı.Bir öğleden sonra, dedemle amcam tarlaya gitmişti. Evde sadece yengemle ben vardım. Serap, mutfakta bir şeyler kesip biçiyor, üstünde ince bir elbise, götü resmen dans ediyordu. “Yardım edeyim mi, yenge?” dedim, sırıtarak. “Gel bakalım,” dedi, sesinde bir hinlik. Yanına sokuldum, elma soyarken ellerimiz birbirine değdi. O an göz göze geldik, yengemin gözlerinde alev vardı. “Sıcak burası,... okumaya devam et
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...
Herkese slm benim adım Tuğba. Daha önceleri, yani evlenmeden önceleri de sex hikayeleri okurdum. Özellikle karısını siktirenlerin, kocasını aldıp b...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Iyi günler ben elazığdan timuçin size anne...
Alt komşularım dul 37 yaşındaki bir anneyle 19 yaşındaki kızıydı.annesi çok bakımlı,sarışın,balık etliydi.hep etek giyer,bazen minili dolaşır beni ...