Her şey o akşam sıradan başladı. 34 yaşındaydım, beş yıllık evliydim, bir de küçük kızımız vardı. Eşimle hayatımız devam ediyordu, ama bir aramızdaki bir mesafe büyüyordu. İş, çocuk, günlük koşturmacalar sırasında, yoğun dokunmayı bile unutmuştuk. O akşam, sevgili kızımızla birlikte annesine kavuştuk, ben evde yalnızdım. Canım sıkılıyordu, bir şeyler yapmalıydım. Telefonumu aldım, eski arkadaş grubumuzun mesajlaşma uygulamasına baktım. Orada vardı: Mert. Üniversiteden beri, bir zamanlar yakınlarımızda ama yaşadıktan sonra pek görüşmediğim bir arkadaşım. "Nasılsın?" diye, sırf sohbet olsun diye. Hemen cevap geldi, "İyiyim, sen nasıl evli adamsın?" Gülümsedim, "Evde yalnızım, sıkılıyorum" dedim. "O zaman buluşalım, birer bira içeriz" diye önerdi. Tereddüt ettim, ama "Tamam" dedim, bölgede bir heyecan hareketinden. Şehirdeki bir bara gittik, oturduk, biralar söyledik. Mert eskisi gibi davranıyor; esprili, rahat, gözler her zaman biraz fazla derin bakardı. Sohbet sırasında evlilikten, hayattan konuştuk. "Eşinle nasıl gidiyor?" diye sordu, birını yudumlarken. "İyi" dedim, ama sesimde bir yalan vardı. O da fark etti, "İyi ama eksik, değil mi?" dedi, gülümseyerek. Sustum, ne diyeceğimi bilemedim. Biralar bitti, ikinci turu söyledik, aramızdaki sohbet daha samimi bir hal aldı. "Evli olmak bazen insanı boğuyor mu?" diye sordu, gözlerime bakıyordum. "Bazen" dedim, ilk kez dürüstçe. Elini masada benimkine yaklaştırdı, parmakları parmaklarıma değdiğinde içeride bir şey kıpırdamadı. Evliydim, ama o bir şeyi unuttum. "Hadi biraz hava rejimi" dedi, kalkık, barın arka sokağına çıktık. Sokak lambalarının altında durduk, bana yaklaştı, nefesini yüzümde gördüm. "Bu yanlış" dedim, ama sesim zayıftı. "Biliyorum" dedi, "amamak istiyor musun?" Yutkundum, cevap veremedim. Dudakları dudaklarıma değmediği zaman, donup kalmak. Öpüşmeye başladılar, öyle gizli, öyle telaşlı bir öpücüktü ki, içeride bir ateş yandı. Ellerim gömleğine gitti, o ise elini inandırdı, beni kendine çekti. "Eve yürürken mi?" diye fısıldadı, sesi titriyordu. "Bilmiyorum" dedim, ama bacaklarımın zaten devam eden anlaşması. Arabasına bindik, eve gittik, kapıyı kapattıklarında orada bulunuyorlardı. Gömleğimi çıkardım, o da tişörtlerini attı, onlarımız suçluluk içimi kemirdi ama durmadım. Yatağa uzandık, öpücükleri boynuma kaydı, elleri bedenimde dolaşırken nefesim hızlandı. "Emin mi?" diye sordu, gözlerindeki arzu beni ele geçirmişti. "Hayır" dedim, "ama dur." Her şey o kadar hızlı, o kadar yoğundu ki, kaybettim. Saatler geçti, zaman kaybolmuştu. Sabahın olduğu yerde Mert oradaydı, uyuyordu. Sessizce düzenim, kıyafetlerimi topladım, evden çıktım. Kendi evime dönerken, birleşmenin yüzü gözümün önüne geldi, midem bulandı. "Ben ne yaptım?" Kendi kendime dedim ama cevap yoktu.Eve vardı telefonuma baktım,şimden mesaj: "Kızımla dönüyoruz, seni kaybediyorum." Gözlerim süzüldü. Özlemek mi? Onu özlemiştim, yoksa sadece sakinleri mi doldurulmuştum? O gün kendimle yüzleştim. Mert'le ömrüm gece, evliliğindeki eksiklik göstermişti, ama bu hamleleri doğru bir şekilde çıkarmazdı. Eşim eve geldiğinde, ona her şeyi yapmaya karar verdim. Yalanla yaşayamazdım. "Bir şey mi düzenleyecek?" dedi, yüzümdeki ifadeyi yaşadığım. "Evet" dedim, "otur, konuşmamız lazım." Her şeyi anlattım, barı, Mert'i, o geceyi… Şaşırdı, öfkelendi, sonra sustu. "Neden?" diye sordu, sesi kırılgandı. "Bilmiyorum" dedim, "ama bitti." Sessizlik odayı kapladı. "Düşünmem lazım" dedi, ayağa kalktı, kızımızı aldı ve değişti. O an, yalnızlığın ağırlığını ölçtü. Günler geçti, dostluklarla aramızda soğuk bir mesafe vardı. Mert'i aramadım, zaten istemiyordum. O gece, bir hata oluyor, yoksa bir uyanış mı, bilinmiyor. kendimi affetmek,arkadaşımın beni affetmesinden zor olacak. Belki de bu, bir oğul değil, evliliğimi ve kendimi yeniden sorgulamanın başlangıcıydı.
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Alt komşularım dul 37 yaşındaki bir anneyle 19 yaşındaki kızıydı.annesi çok bakımlı,sarışın,balık etliydi.hep etek giyer,bazen minili dolaşır beni ...
Ben Emre, 24 yaşında, bekarım. Amcamın karısı Ayşe yengem, 35 yaşında, esmer, götü taş gibi, memeleri bluzdan fırlayan bir afet. Amcam iş için süre...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım. Teyzem Gülay, 38 yaşında, dul,...