Gecenin Esrarengiz Misafiri

Her şey bir tatil kaçamağında başladı. 27 yaşındaydım, iş stresinden uzaklaşmak için tek başıma bir sahil kasabasına gitmiştim. Deniz, güneş ve özgürlük… Tam da ihtiyacım olan şeydi. O akşam, kasabanın küçük bir barında oturmuş, bir kadeh kokteylle kendimi şımartıyordum. Ta ki o içeri girene kadar. Uzun boylu, bronz tenli, mavi gözlü bir yabancıydı. Üzerinde beyaz bir gömlek, kolları sıvalı, rahat ama çekici bir havası vardı. Bana baktı, gülümsedi ve bara doğru yürüdü.

Bir süre sonra yanıma geldi, “Bu koltuk boş mu?” diye sordu, aksanı hafifti ama nereden olduğunu çıkaramadım. “Evet,” dedim, gülümseyerek. Oturdu, bir içki söyledi ve “Turist misin?” diye sordu. “Evet, sen de mi?” dedim. “Bir nevi,” dedi, gizemli bir gülümsemeyle. Adı Luca’ydı, İtalya’dan gelmiş, birkaç günlüğüne buradaymış. Sohbet ettikçe, onun çekiciliği beni etkisi altına alıyordu. Gözleri, sesi, her şeyiyle farklıydı.

Gece ilerledikçe, alkolün etkisiyle aramızdaki mesafe kapandı. “Denizi gece görmek ister misin?” dedi, elini uzatarak. “Neden olmasın?” dedim, ve bardan çıkıp sahile yürüdük. Ay ışığı suyu aydınlatıyordu, dalgaların sesi huzur vericiydi. Yan yana oturduk, ayaklarımız kuma değiyordu. “Burası çok güzel,” dedim. “Sen daha güzelsin,” dedi, yüzünü bana çevirdi. Kalbim hızlandı, dudaklarımız buluştu. Öpüşmesi yumuşak ama tutkuluydu, ellerim istemsizce gömleğinin düğmelerine gitti.

“Burada mı?” diye sordum, gülerek. “Neden olmasın?” dedi, gömleğini çıkardı. Bronz teni ay ışığında parlıyordu, kaslı bedeni beni büyülüyordu. Üzerimdeki elbiseyi sıyırdım, altında bikinim vardı. Beni kuma yatırdı, dudakları boynuma indi. “Çok seksisin,” diye fısıldadı, aksanı beni çıldırttı. Elleri bedenimde dolaşırken, zevkten titriyordum. Bikinin üstünü çıkardım, göğüslerim özgür kaldığında inledi. “Muhteşemsin,” dedi, dudakları tenimde kayboldu.

Beni kendine çekti, şortunu indirdi. Yabancı bir adamla, sahilde, böylesine çılgın bir an yaşıyordum. Bacaklarımı ayırdım, “Hadi,” dedim, sesim arzudan titriyordu. Bedenlerimiz birleştiğinde, dalgaların sesi inlemelerimize karıştı. Her hareketi ustaca, her dokunuşu ateşliydi. “Daha hızlı,” dedim, tırnaklarım sırtına battı. Ritmimiz hızlandı, tutkuyla birbirimize karıştık. Zevkin doruklarına ulaştığımızda, adını haykırdım. O da benimle birlikte boşaldı, nefeslerimiz kuma karıştı.

Yan yana yattık, yıldızlar üzerimizde parlıyordu. “Pişman mısın?” diye sordu, elini elimin üzerine koyarak. “Hayır,” dedim, “bu bir rüya gibiydi.” Gülümsedi, “Benim için de,” dedi. Bir süre sessizce denizi izledik, tenlerimiz hâlâ sıcaktı. “Bir daha görüşecek miyiz?” diye sordum. “Belki,” dedi, “hayat sürprizlerle dolu.” O gece, bir yabancıyla yaşadığım tutku, hayatımın en unutulmaz anı oldu.

Sabah uyandığımda, otel odamdaydım. Luca gitmişti, ama yastıkta bir not vardı: “Teşekkürler, güzel yabancı.” Gülümsedim, tenimde hâlâ onun kokusu vardı. O sahil kasabası, bir yabancının büyüsüyle beni değiştirmişti.