Hatunun yeni tıraşladığı amını sikmek bana nasip oldu

Bodrum’un yazlık geceleri, sanki bir ateş dansı gibiydi. Hava öyle yoğundu ki, rakı kokusu, deniz tuzu ve ter birbirine karışıp genzi yakıyordu. Ama asıl o gizemli şehvet dalgası vardı, her nefeste ruhunu kavuruyordu. Ben Buse, 26 yaşında, dar deri etek koca götümü sıkıca sarıyor, ipek crop top memelerimi zor tutuyor, yeni traşladığım ten pürüzsüz, amım alev alev tutuşuyor. Saçlarım nemden bukle bukle, dudaklarımda tehlikeli bir gülüş, gözlerim arzuyla parlıyor. Kapı çaldığında, gece kaderimi değiştirmeye hazırdı. Kapıyı açtım, karşımda Efe. 25 yaşında, askerlikten yeni kurtulmuş, dar siyah gömlek kaslarını ortaya seriyor, terle ıslanmış göğsü ay ışığında mermer gibi parlıyor, bakışları beni delip geçecek kadar yakıcı.

“Efe, askerlik bitti, şimdi benim traşlı amımı götümü mü parçalıcaksın, amına koyayım?” dedim, sesim ipek gibi ama keskin, her kelime onun damarlarını tutuşturdu. Elimde ametist moru bir tılsım yüzük, sanki içinde bir sır saklı, parmaklarımda titriyor. Efe içeri adım attı, “Buse, bu yazlık mı, amk?” dedi, sesi bir volkan gibi, gözleri koca götüme, memelerime, traşlı amıma hançer gibi saplandı. “Bu gece, amını götünü ateşe vereceğim.” İpek crop top tenime yapışmış, memelerim kumaşı zorluyor, deri etek götümde öyle dar ki, dikişler çığlık atıyor. Gözleri bedenimi tararken nabzım hızlandı, dudaklarımı yaladım, yazlık bizi bir girdabın içine çekti.

Veranda, eski lambaların mor ışıklarıyla sanki bir rüya sahnesiydi. Taş zemin terle ıslak, cam pencereler başka bir dünyadan yansıyor, denizden gelen rüzgâr bir isyan marşı gibi fısıldıyordu. Mor duman tavanda dalgalanıyordu, sanki lanetli ruhlar uyanmıştı. Efe bana yaklaştı, aramızda mesafe diye bir şey kalmadı. Memelerim gömleğine sürtünüyor, ipek crop top ıslak, memelerimi boğuyor, koca götüm deri etekte bir sanat eseri gibi. “Bazı geceler, traşlı amını götünü kaosa teslim eder, her şeyi yakarsın, amk,” diye mırıldadı, sesi kulaklarımda patladı. Eli belime kaydı, parmakları traşlı tenimde şimşek gibi gezdi, koca götümü avuçladı, etek dikişleri inledi. Dudaklarım titriyordu, Efe’nin rakı, ter ve tutku kokusu aklımı bulandırdı, memelerim crop topu yırtacak gibi gerildi.

Efe’nin dudakları çeneme değdi, koca götümü öyle bir sıktı ki, deri etek yırtılıp teslim oldu; yazlık titredi. Lambalar sarsıldı, yüzük yere düştü, çatladı, mor duman patladı, havayı zehir gibi sardı. İpek crop top memelerimde kayarken, Efe’nin elleri traşlı tenimde izler bıraktı, amımı götümü parçalamak için doğmuş. Etek götümde yarıldı, Efe crop topu çekti, memelerim fırlayıp her şeyi ateşe verdi. Nefesim kesik kesik, veranda bu tutkuya boyun eğdi. “Her şeyi yakıp kaosu sike sike ele geçireceğiz, amk,” dedi Efe, sesi vahşi bir kükreme, gözleri avcı gibi parıldadı. Ellerim göğsüne uzandı, tırnaklarım teninde kırmızı çizgiler açtı, gömleği sikip parçaladım. Verandanın havası patlayıcıydı, nem her şeyi yuttu, cam pencereler gölgelerimizi lanetli bir resme çevirdi.

Tam Efe’nin kollarında eriyordum, kapı gümbürdeyip dağıldı. Komşu villadan Lara, 27, dar yılan derisi elbise memelerini götünü sıkıyor, kumaş her an patlayacak. Saçlar dağınık, gözleri şaşkınlık, kıskançlık ve kudurmuş arzuyla yanıyor. “Efe! Bu ne lanet, amına koyayım?!” diye haykırdı, sesi bıçak gibi keskin. Gözleri koca götüme, memelerime, traşlı amıma, Efe’nin kaslarına kilitlendi, dudakları titredi, elinde eski bir tılsım sallanıyor. Mor duman verandayı yuttu, taş zemin sarsıldı. Cam pencereler mor alevlerle bir portal gibi parladı; lanet amımı götümü yutmak için atladı.

Lara tılsımı savurdu, ışık gökyüzünü yırttı. “Yazlığın lanetini çağırdınız, amınızı götünüzü yiyip bitirecek!” diye kükredi, gözleri bize çivilendi. Tılsım havada dans etti, kıvılcımlar havayı biçti, lanetli ruh uyandı. Ben, Efe’den kopmadan, kahkaha attım, “Lara, biz sadece kıvılcımlanıyorduk… kaosun amına mı dalcan, amk?” Sözlerim zehir gibi, Lara’nın içinde fırtına kopardı, kıskançlık ve arzu onu lime lime etti. Efe’nin eli koca götüme yapıştı, eteği sikip yırttı, memelerime daldı, crop top toz oldu. Veranda bir kıyamet meydanıydı. Mor duman gölgelerle kıvrıldı, taş zemin çatladı, rüzgâr uludu, cam pencereler sarsıldı, lanet homurdandı. Gölgeler, Efe’nin eski bir sevgilisinin siluetini çizdi, siluet izledi; an ruhumu yuttu, karanlıkta sırıttı.

Efe kulağıma, “Bu yazlık, arzuları kor yapar, amk,” diye fısıldadı; nefesi tenimde lav gibi, her kelime lanet gibi. Bedenim korku, tutku ve arzuyla sarsıldı; memelerim özgür, koca götüm eteksiz, traşlı amım alev alev, tırnaklarım Efe’nin teninde yaralar açtı. Lara, “Bunu kimseye anlatmam, amına koyayım!” dedi, sesi çığlıktan iniltiye kaydı; gözleri memelerime, koca götüme, traşlı amıma, Efe’nin ellerine kilitlendi, arzusuyla boğuştu, memeleri, götü elbisede patlamaya hazır. Verandada kaos patladı; lambalar söndü, nefesler çarpıştı, taş zemin inledi, yer sarsıldı, lanet her şeyi yuttu.

Veranda kaosun merkeziydi. Mor duman hortum gibi döndü, gölgeler cam pencerelerde oynadı, tılsımın kıvılcımları patladı, lanet ayini zirveye çıktı. Efe’yle ben, kaosun göbeğinde birleştik, evreni yakıp unuttuk; tenlerimiz lanetle alev aldı, memelerim, koca götüm, traşlı amım yangın yerine döndü, amımı götümü sike sike parçalayan kaos koptu. Lara tılsımı düşürdü, arzularına teslim olacaktı; gözleri tenimde, Efe’nin hareketlerinde, memeleri, götü elbisede sıkıştı. Aniden bir patlamayla her şey durdu. Duman dağıldı, veranda sessizleşti, yüzük toz oldu, taş zemin çöktü, ter kana karıştı, kurban verilmişti. Efe, “Amını götünü sike sike kaosu yendik, amk,” dedi, yazlıktan çıkarken ateşi tenimde kor gibi bıraktı.

Lara, “Böyle bok görmedim, amına koyayım!” diye bağırıp kaçtı, dudakları titredi, an ruhunu yuttu; tılsımı düşürdü, lanetten kurtulmaya çalıştı. Ben, yalnız, cam pencereye baktım; boynumda lanetli iz, memelerimde, koca götümde, traşlı amımda Efe’nin izleri, gözlerimde kaos parlıyordu. Veranda sırrı sakladı, ruhumu lanete zincirledi, her nefeste o anı yaşadım.

Yazlık susmadı. Efe’nin dokunuşları, nefesinin ateşi, memelerime, koca götüme, traşlı amıma işlediği yangın, Lara’nın kıskanç bakışları, yazlığın lanetli ruhu zihnimde dans etti. Kalbim korku ve tutkuyla çarptı; o an hem özgürleştirdi hem lanetledi, ruhum kaosta kayboldu. Lara, villasında tılsımı ararken arzularıyla cebelleşti, geceyi lanetledi, memeleri, götü o anın gölgesini taşıdı. Efe, sahilde rakı şişesine bakarken koca götümü, memelerimi, traşlı amımı unutamadı; her yudum kaosu diriltti. Veranda, yeni bir fırtınayı bekledi, bu hikaye kaosun amına koyuşuydu.