İlk Dokunuşun Büyüsü

O gün her şeyin farklı olacağını hissetmiştim. 22 yaşındaydım ve hayatım boyunca kendimi hep sakınmıştım. Bakireydim, ama bu bir zayıflık değil, benim seçimimdi. Ta ki onunla tanışana kadar. Adı Emre’ydi; uzun boylu, koyu kahve gözleri ve gülümsediğinde içimi eriten bir çekiciliği vardı. Üniversitedeki bir projede tanışmıştık, ama onunla geçirdiğim her an beni daha da ona çekiyordu. O akşam, grup çalışması için evine davet ettiğinde, içimde garip bir heyecan vardı. Bilmiyordum, ama o gece masumiyetimle vedalaşacaktım.

Kapıyı açtığında, üzerinde rahat bir tişört ve kot pantolon vardı. “Hoş geldin,” dedi, sesi yumuşak ama bir o kadar da etkileyiciydi. İçeri girdim, evi sade ama sıcaktı. Çalışma masasına oturduk, ama gözlerim sürekli ona kayıyordu. Ellerinin hareketi, dudaklarının kıvrımı… Her şey beni büyülüyordu. Bir süre sonra, “Biraz mola verelim mi?” dedi ve mutfaktan iki kadeh şarapla döndü. “İçer misin?” diye sordu. Daha önce hiç alkol almamıştım, ama o an “Evet,” dedim, sanki kendimi ona bırakmak istiyordum.

Kadehimi aldım, ilk yudumda başım döndü. Gözlerime baktı, “Rahat mısın?” diye sordu. “Evet,” dedim, ama sesim titriyordu. Yanımda oturuyordu, aramızda sadece birkaç santim vardı. Elini yavaşça omzuma koydu, tenimde bir elektrik hissettim. “Çok güzelsin,” dedi, sesi fısıltıya dönüşmüştü. Yanağım kızardı, ne diyeceğimi bilemedim. “Teşekkür ederim,” diye mırıldandım. Sonra yüzünü yüzüme yaklaştırdı, nefesini hissettim. Kalbim deli gibi atıyordu, ama geri çekilmedim. Dudakları dudaklarıma değdiğinde, dünya durdu.

İlk öpücüğüm oydu. Yumuşak, yavaş, ama bir o kadar da tutkulu. Ellerim istemsizce göğsüne gitti, tişörtünün altındaki sertliği hissettim. Öpüşmesi derinleştikçe, içimde bir ateş yanmaya başladı. “Durmak ister misin?” diye sordu, gözlerimde onay arıyordu. “Hayır,” dedim, sesim kararlıydı. O an masumiyetimi ona teslim etmeye hazırdım. Elini belime doladı, beni kendine çekti. Tişörtünü çıkardım, göğsü sıcaktı ve kalp atışlarını hissedebiliyordum. “Emin misin?” diye sordu bir kez daha. “Eminim,” dedim, gözlerimin içine bakmasını sağladım.

Beni kucağına aldı, yatak odasına götürdü. Yatağa yatırdığında, üzerimdeki bluzu yavaşça çıkardı. Tenim ilk kez bir erkeğin gözleri önüne seriliyordu ve bu beni hem utandırıyor hem de çıldırıyormuş gibi hissettiriyordu. Göğüslerime dokunduğunda, inlememek için dudaklarımı ısırdım. “Rahat ol,” diye fısıldadı, dudakları boynuma indi. Her öpücüğü, her dokunuşu beni daha da çıldırttı. Pantolonumu çıkardığında, tamamen çıplaktım. Onun da üzerindekileri çıkardığını gördüğümde, gözlerim faltaşı gibi açıldı. Bedenine hayran kalmıştım.

Yavaşça üzerime eğildi, “Sakin ol, seni incitecek bir şey yapmayacağım,” dedi. Gözlerime baktı, güven veriyordu. Bacaklarımın arasına yerleştiğinde, korku ve arzu bir aradaydı. İlk temas acı vericiydi, ama o kadar nazikti ki kendimi ona bırakmak zor olmadı. “İyi misin?” diye sordu, hareket etmeden duruyordu. “Evet,” dedim, ellerim sırtına dolandı. Yavaşça hareket etmeye başladı, her anı hissediyordum. Acı yerini yavaş yavaş zevke bıraktı, inlemelerim odada yankılanmaya başladı. Bedenlerimiz uyum içinde hareket ediyordu, sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibi.

Zevkin doruklarına ulaştığımda, adını haykırdım. O da benimle birlikte boşaldı, nefeslerimiz karıştı. Üzerime yığıldığında, teninin sıcaklığı beni sarmıştı. “İlk kez miydi?” diye sordu, gözlerimdeki parıltıyı fark etmişti. “Evet,” dedim, utangaç bir gülümsemeyle. “Keşke daha önce tanışsaydık,” dedi ve beni öptü. O gece, masumiyetimi kaybetmiştim, ama karşılığında hiç tatmadığım bir haz bulmuştum. Emre’yle geçirdiğim o anlar, hayatımın en unutulmaz anlarıydı.

Sabah uyandığımda, yanımda yatıyordu. Bana baktı, gülümsedi. “Pişman mısın?” diye sordu. “Hayır,” dedim, “asla.” O gün, bakire bir kız olarak girdiğim evden, arzularını keşfetmiş bir kadın olarak çıktım.