İlk İş Günümde Verdim

24 yaşında, yeni mezun bir pazarlama uzmanıyım. İstanbul’un gökdelenlerle dolu bir plaza bölgesinde, prestijli bir reklam ajansında ilk işime başladım. Heyecanlıydım, ama bir o kadar da gergin. Naberim Can, 27 yaşında, iki yıllık naberlim, evlilik hayalleri kurduğumuz bir adam. Ama o ilk iş günü, her şeyi altüst etti. Ofisteki ekip liderim Arda, 30’larının başında, karizmatik, takım elbiseli, çelik bakışlı bir herif. Uzun boylu, hafif gri kırçıllı saçları ve o kendinden emin gülüşüyle, ilk bakışta insanın aklını çeliyordu. “Bu adam tehlikeli,” dedim içimden, ama içimdeki kıvılcımı bastıramadım.

İlk gün, oryantasyon toplantısında Arda’yla tanıştık. “Hoş geldin, yeteneğini görelim,” dedi, elimi sıkarken gözlerimin içine bakarak. O an, nabzım hızlandı. Toplantı sonrası, “Seni ofisimde brief edeyim,” dedi, gülümseyerek. Ofisi, cam duvarlı, şehir manzaralı, modern bir tapınak gibiydi. Masasına yaslandı, gömleğinin kollarını sıvadı, dövmeli kolları ortaya çıktı. “Sence bu kampanya nasıl olmalı?” dedi, ama gözleri bacaklarımda geziniyordu. Mini eteğimle kendimi çıplak gibi hissettim. “Cesur olmalı,” dedim, sesim titreyerek. “Cesur ha? Ben cesur kadınları severim,” dedi, sırıtarak. Amım sırılsıklam olmuştu, Can aklımda bile değildi.

“Arda, bu yanlış, naberim var,” dedim, zayıf bir itirazla. “Yanlış mı? Kimse bilmez,” dedi, kapıyı kilitleyip yanıma geldi. “Sadece bir kez,” dedi, boynuma bir öpücük kondurdu. Direnemedim, dudaklarıma yapıştı, öpüşü aç ve vahşiydi. Gömleğimi çözdü, sütyenimi sıyırıp göğüslerimi avuçladı. “Ne tatlı memeler,” dedi, meme uçlarımı emerken inledim. Eteğimi sıyırdı, tangamı indirdi, “Bu amı sikmeliyim,” dedi, parmaklarını içime kaydırdı. Sırılsıklamdım, “Sik, hadi!” dedim, naberimi unutmuş, zevke teslim olmuştum.

Masasına oturttu, bacaklarımı ayırdı. Sikini çıkardı, kalın, damarlı, adeta bir silah. “Bu girerse Can’ı unutursun,” dedi, sikini amıma dayadı. “Sok, şerefsiz!” dedim, kudurmuş gibi. Tek hamlede içime girdi, öyle doluydu ki nefesim kesildi. “Siktir, ne dar am!” diye inledi. Hızlandı, her vuruştan masadaki kahve fincanı sallanıyordu. “Dağıt amımı!” diye bağırdım, tırnaklarım sırtında iz bıraktı. Amım sikini sıkarken, naberimin yüzü bir an gözümde canlandı, ama zevk her şeyi sildi.

“Domalsana,” dedi, beni masaya yatırdı. Götüme şaplak attı, “Bu götü de sikeceğim,” dedi. “Hadi, boz!” dedim, aldatmanın dibine vurarak. Amımdan sızan suları götüme sürdü, sikini yavaşça soktu. “Siktir, yavaş!” dedim, ama zevkten titriyordum. Götüm daracık, her itişte inliyordum. “Parçala götümü!” diye bağırdım, o da hızlandı. Ofisin camları buğulanmış, manzara kaybolmuştu. “Boşalcam!” dedi, nefes nefese. “Ağzıma ver!” dedim, diz çöktüm. Sikini ağzıma aldım, dölü boğazıma fışkırdı, yuttum, tadı keskin ama tahrik ediciydi.

Masaya yığıldık, terden yapış yapış. “İlk iş günün fena geçti,” dedi, gülerek. “Şerefsiz, naberimi aldattım,” dedim, suçlulukla karışık bir gülümsemeyle. “O bilmez, merak etme,” dedi, göz kırparak. O günden sonra Arda’yla ofiste, otelde, her yerde sikiştik. Can’la hâlâ naberim, ama Arda’nın siki aklımdan çıkmıyor. İlk iş günüm, sadece bir başlangıçtı; o şerefsiz, beni zevkin kölesi yaptı.