Karımın En Yakın Dostunu Ayarttım

Merhaba, ben Kaan, 32 yaşında, evli bir adamım. Karım Selin’le 5 yıllık bir evliliğimiz var, her şey yolunda gibiydi ama içimde hep bir arayış vardı. Size karımın en yakın arkadaşı Ebru’yla yaşadığım yasak, tutkulu ve çıldırdığım geceyi anlatacağım. Ebru 35 yaşında, sarışın, ince belli, dolgun kalçalı, tam bir afet. Onu her gördüğümde içim gidiyordu ama evli olduğum için kendimi hep tuttum. Ta ki o akşama kadar.

Her şey Selin’in iş seyahatine gittiği bir haftada başladı. Ebru bize sık gelir giderdi, o gün de “Kaan, Selin yok diye yalnız kalma, bir şeyler içelim,” diyerek kapıma dayandı. Üzerinde dar bir kot pantolon, göğüslerini sımsıkı saran bir tişört vardı. “Tabii, gel içeri,” dedim ama aklımda hiçbir şey yoktu, en azından o an öyle sanıyordum.

Salonda oturduk, birer kadeh viski koydum. Sohbet ederken Ebru’nun bacak bacak üstüne atması, tişörtünden taşan göğüsleri beni yavaş yavaş çıldırttı. “Selin’i özledin mi?” diye sordu gülerek. “Evet,” dedim ama gözlerim ondaydı. O da fark etti, “Peki ya beni?” dedi ve elini bacağıma koydu. O an içimde bir şey koptu, “Ebru, ne yapıyorsun?” dedim ama sesim titriyordu. “Ne istiyorsam onu,” dedi ve dudaklarıma yapıştı.

Öpüşmeye başladık, yasak olduğunu biliyordum ama duramadım. Dili ağzımda dolaşırken ellerim tişörtünün altına kaydı, sütyeni yoktu, göğüsleri avucuma sığmıyordu. “Kaan, Selin’e söylemek yok,” diye fısıldadı, ben de “Asla,” dedim. Kotunu çıkardım, altında kırmızı bir tanga vardı, amı tangadan taşıyordu. Koltuğa uzattım, bacaklarını ayırdım ve dilimle başladım. Islaklığı ağzıma doluyordu, “Ohh Kaan, harikasın,” diye inledi. Klitorisini emdikçe çıldırıyordu, parmaklarımı da soktum, “Sik beni, dayanamıyorum!” diye yalvardı.

Ayağa kalktım, pantolonumu indirdim, aletim taş gibiydi. “Ebru, emin misin?” dedim, o da “Sok artık, neyi bekliyorsun?” diye bağırdı. Bacaklarını omzuma aldım, tangasını yana çektim ve içine girdim. Daracıktı, sıcacıktı, her santiminde zevkten inliyordum. “Hızlı, daha hızlı!” diye tempo istedi, ben de kökledim. Koltuk gıcırdıyordu, Ebru çığlık atıyordu, “Sik beni Kaan, Selin’in bilmediği şeyler yap bana!” diye bağırıyordu.

Pozisyon değiştirdik, onu koltuğun koluna domalttım. Kalçaları muhteşemdi, tangasını tamamen çıkardım, ellerimle ayırıp tekrar girdim. Bu sefer daha vahşiydim, saçlarını çektim, kalçalarına şaplak attım. “Ohhh, işte bu, böyle sik!” diye inledi. Aletim içinde kaydıkça zevkten titriyordum, “Ebru, çok fenasın,” dedim, o da “Sen de öyle, Selin bunu hak etmiyor,” diye gülerek cevap verdi. O an vicdan azabı duydum ama duramadım, içindeki sıcaklık beni ele geçirmişti.

Mutfağa geçtik, tezgaha yatırdım. Bacaklarını havaya kaldırıp tekrar soktum, göğüslerini sıkıyordum, uçlarını ısırıyordum. “Kaan, içime boşal, korkma,” dedi, ben de “Emin misin?” diye sordum. “Evet, hepsini içimde hissetmek istiyorum,” dedi. Hızlandım, vurdukça vuruyordum, Ebru kasılmaya başladı, “Geliyorum, durma!” diye bağırdı. Onun orgazmıyla ben de patladım, içini doldurdum, titreyerek birbirimize sarıldık.

Ama bitmedi. O gece sabaha kadar sikiştik. Yatak odasında, duşta, her yerde. Selin’in yatağında Ebru’yu domaltıp siktim, “Bu yatağı mahvedelim,” dedi, ben de “Zaten mahvettik,” diye güldüm. Duşta ağzına verdim, sakso çekerken gözlerimin içine bakıyordu, “Selin bunu yapmaz değil mi?” dedi, ben de “Hayır, sen bambaşkasın,” dedim. Sabaha karşı yorgun düştük, yan yana yatarken, “Bu aramızda kalacak,” dedi, ben de “Söz,” dedim.

Selin dönene kadar Ebru’yla her fırsatta buluştuk, her sikiş daha çılgın, daha yasaktı. Aldatmanın tadı hem acı, hem zevkliymiş, bunu anladım.