Oral Gecenin Tatlı Hazzı

Her şey o sıcak yaz akşamı başladı. 26 yaşındaydım, bir hayatımda yalnızdım ve hayatımın ayrıldığı eve, evden işe bir döngüde geçiyordu. O akşam, kardeşlerin düzenlediği bir ev partisine gitti. Kot şort ve rahat bir tişört giydim, saçlarımı açık yapıyorum, hissettiğimi iyi hissettim. Eve vardığımda müzik çalıyordu, insanlar gülüyor, eşcinsellerle dans ediyordu. Orada onu gördüm. Adı Can'dı, arkadaş gruplarının yazılımlarıyla tanışmıştım, 29 yaşında, esmer, hafif sakallı ve gülümseyip gözleri kısılıyordu. "Merhaba" dedi, elinde bir birayla bana yaklaşırken, "dans eder mi?" "Bilmem ki" dedim, gülerek, "deneyelim." Piste geçtik, müzik ritmikti, yoğunlukla yakınlaştık, izledik. "Fena değilsin" dedi, kulağıma eğilerek. "Sen de" dedim, yüzüm kızardı. Parça genişliği, biralar yerini şaraba bıraktı, sohbetimiz derinleşti. "Hava dili mi?" diye sordu, elimi tuttu, beni balkona çekti. Dışarıda hava sıcaktı, yıldızlar parlıyordu, yan yana durduk. "Biliyor musun" dedi, "seni öğrendiğinden beri anlayamıyorsun." Yutkundum, "Ciddi mi?" şaşkınlıkla dedim. Bana yaklaştı, nefesini yüzümde karşıladı, "Sorun olur mu?" diye fısıldadı. "Hayır" dedim, kalp hızlandı. Dudakları kulaklarına değdi, ayrılmaya başladılar, öyle yumuşak, öyle tatlıydı ki, başlangıçta bir ateş yandı. Ellerim gömleğine gitti, o ise elini inandırdı, beni kendine çekti. Öpüşmemiz derinleşti, kadınların omuzlarıma kaydı, nefesi tenimde dolaşırken titriyordum. "İçeride mi?" dedi, sesi alçaldı. "Olur" dedim, içerideki arzu baskın çıkmıştı. Evin boş bir şekli geçti, kapı kapandı, ışıkta göz gezdirildi. Öpüşürken tişörtümü sıyırdım, o da gömleğini çıkardı, tenlerimiz buluştuğunda her şey o kadar gerçekti ki, tutuldum. Yatağa kaldık, göğüsleri göğsüme kaydı, elleri vücutta dolaşırken nefesim hızlandı. "Seni tatmak istiyorum" diye fısıldadı, gözlerindeki tutku beni ele geçirdi. "Ben de" dedim, sesim titriyordu. Öpücükleri aşağı doğru kaydırdı, şortumu çıkardım, o da pantolonunu sıyırdı. Her şey öyle yavaş, öyle haz vardı ki, başkalarına ona cevap veriyordu. Dudakları tenimde gezinirken, ben de ona dokundum, saçlarını okşadım, nefeslerimiz karıştı. Oral haz, öyle yoğun, öyle samimiydi ki, sanki gördüğümüz ruhumuzu genişletiyordu. Ter içinde nefesler vardı, o kadar güçlüydü ki, zaman kayboldu. Sabahın var olduğu yerde Can oradaydı, uyuyordu, her yerde huzurlu bir ifade vardı. Sessizce çıkmak, mutfakta su içtim, o da gelmek. "Günaydın" dedi, gülümsemeyerek. "Günaydın" dedim, "dün gece..." "Unutulmazdı" dedi, sözünü kesti. O gün kendimle yüzleştim. Can'la kalacağım o sözlü gece, yalnızlığıma değil, içerideki arzuya bir kapı açmıştı. Bir hata değil, bir yakınlıktı. Can'la birkaç kez daha görüştük, bazen partilerde, bazen yalnız kaldık. şahsi suçlu hissetmedim,çünkü o an beni özgürleştirmişti. Belki de bu, bir oğul değil, kendimi yeniden bulmanın tatlı bir yoluydu.