Şerefsiz Göt Deliğimi Parçaladı

20 yaşında, Ankara’da gastronomi öğrencisiyim. Bakireydim, bu benim için kırmızı çizgiydi; amımı evlenene kadar kimseye vermemeye yeminliydim. Ama içimde bastıramadığım bir arzu vardı, fantazilerim gece uykularımı kaçırıyordu. O yaz, Çeşme’deki aile dostumuzun yazlığına tatile gittim. Deniz, kum, sakinlik derken, karşı villadan çıkan Efe’yle tanıştım. 26 yaşında, yelken hocası, bronz tenli, kaslı, çapkın gülüşlü bir herif. Saçları dalgalı, kollarında tuzlu su kokusu, tam bir sahil piç kurusu. İlk gördüğümde, “Bu şerefsiz fena,” dedim içimden, ama gözlerimi ondan alamıyordum.

Bir akşam, Çeşme’nin beach clublarından birinde takılıyorduk. Kokteyller, neon ışıklar, müzik kulakları patlatıyor. Efe, beyaz keten gömleğiyle yanıma geldi, “Bu mekânda en güzel sensin,” dedi, kadehini kaldırarak. “Şerefsiz, bu laflar kaç kızı tavladı?” dedim, gülerek. “Senin gibisini ilk kez gördüm,” dedi, gözlerimin içine bakarak. Dans pistine çektik, kalçalarım ona sürtünürken sikinin sertliğini hissettim, amım alev almıştı. “Bakireyim, haberin olsun,” dedim, kulağına fısıldayarak. “Merak etme, amına el sürmem,” dedi, sinsi bir gülümsemeyle. O an, bu herifin aklından neler geçtiğini anlamalıydım.

Partiden sonra, “Seni villaya bırakayım,” dedi, jeep’ine atladık. Yazlığın terasına çıktık, yıldızlar tepede, dalga sesleri fonda. “Bi şeyler içelim,” dedim, cesaretim votkadan geliyordu. Efe, “Seninle içmek zaten baş döndürücü,” dedi, elini belime koydu. “Şerefsiz, yavaş,” dedim, ama içim eriyordu. Dudaklarıma yapıştı, öpüşü tuzlu ve yırtıcıydı, sanki denizin kendisiyle sevişiyordum. “Bakireysen, başka bi yol var,” dedi, pat diye. “Ne yolu lan?” dedim, kahkaha atarak. “Götünü sikeyim,” dedi, gözleri parlayarak. Şok oldum, ama amım zonklamaya başladı. “Ciddi misin?” dedim, titreyerek. “Denesen bağımlısı olursun,” dedi, ikna edici.

“Tamam, ama nazik ol,” dedim, kalbim patlayacak gibi. Terasın köşesindeki şezlonga uzandım, şortumu sıyırdı. “Bu göt ne lan, sanat eseri,” dedi, kalçalarımı okşarken. Tanga’mı indirdi, göt deliğime parmağını değdirdi, ürperdim. “Sakin ol,” dedi, çantasından hindistancevizi yağı çıkardı. Parmağını yağlayıp içime soktu, garip ama tahrik edici bir his. “Siktir, bu ne!” dedim, inleyerek. “Asıl şov şimdi,” dedi, pantolonunu indirdi. Siki kalın, uzun, damarlı, adeta bir yılan. “Oha, o girmeyecek!” dedim, panikle. “Girer, prenses,” dedi, sikini götüme dayadı.

Yavaşça ittirdi, ilk an sanki dünya durdu. “Şerefsiz, dur!” dedim, çığlık atarak. “Relax, nefes al,” dedi, nazikçe. Götüm sikini yuttukça, acı yavaşça zevke dönüştü. “Ohh, ne dar!” diye inledi. Hızlandı, şezlong gıcırdıyordu, yıldızlar üstümüzde dans ediyordu. “Parçala götümü!” dedim, kendime şaşırarak. Zevkten çıldırıyordum, tırnaklarım şezlongun kumaşını yırtıyordu. “Şerefsiz, boz göt deliğimi!” diye bağırdım, o da bir boğa gibi pompalıyordu.

Şezlongda pozisyon değiştirdik, beni yüzüstü yatırdı. “Amın bakire, ama götün benim,” dedi, sikini tekrar soktu. Götüm yanıyordu, ama zevk dalgaları her şeyi bastırıyordu. “Yırt, sik!” dedim, inleyerek. Göğüslerimi avuçladı, kalçalarıma şaplak attı, her vuruşta çığlıklarım denize karışıyordu. “Boşalcam!” dedi, nefesi kesik. “Ağzıma ver!” dedim, dönüp diz çöktüm. Sikini ağzıma aldım, dölü boğazıma fışkırdı, yuttum, tadı tuzlu ve vahşiydi. Amımı okşayıp ben de orgazm oldum, titreyerek yere yığıldım.

Şezlonga çöktük, terden sırılsıklam, gülüyorduk. “Şerefsiz, göt deliğimi mahvettin,” dedim, nefes nefese. “Sen de fena ateşli çıktın,” dedi, göz kırparak. O yaz, Efe’yle her fırsatta sikiştik. Plajda, teknede, hatta bir keresinde beach club’ın duşlarında. Amım bakire kaldı, ama götüm onun başyapıtı oldu. Efe, sadece bir şerefsiz değildi; o, arzularımın fatihiydi.