Teyzemin Ateşli Büyüsü

Her şey o yaz, annemlerin şehir dışında olduğu bir hafta sonu başladı. 25 yaşındaydım, yalnız yaşıyordum ve hayatım genelde sakin geçiyordu. Teyzem Meltem, annemin küçük kardeşiydi; 38 yaşında, ama yaşını asla göstermeyen bir kadındı. Uzun dalgalı saçları, dolgun kalçaları ve her zaman gülümseyen gözleriyle dikkat çekerdi. Kocası yıllar önce onu terk etmişti, o zamandan beri yalnızdı. Bana, “Hafta sonu bana uğra, evde biraz iş var,” demişti. Hiç düşünmeden kabul ettim, ama o ziyaretin beni nereye sürükleyeceğini bilmiyordum.

Cumartesi öğleden sonra kapısını çaldım. Meltem, üzerinde ince bir elbise ile kapıyı açtı. Elbise vücudunu sarmış, her kıvrımını belli ediyordu. “Hoş geldin,” dedi, gülümseyerek beni içeri aldı. “Hoş bulduk, teyze,” dedim, ama gözlerim istemsizce onda kayboldu. “Bir rafı tamir etmeme yardım eder misin?” dedi, mutfağa geçti. Alet çantamı alıp işe koyuldum, o ise yanımda durmuş beni izliyordu. “Ellerin çok becerikli,” dedi, sesinde masum bir ton vardı, ama gözleri başka şeyler söylüyordu.

“Teşekkür ederim,” dedim, gülümseyerek. Eğildiğinde elbisesi sıyrıldı, bacakları ve teninin yumuşaklığı gözlerime çarptı. Kalbim hızlandı, ama kendimi toparlamaya çalıştım. İşim bittiğinde, “Bir şeyler içelim mi?” dedi, buzdolabından iki kadeh şarap çıkardı. “Olur,” dedim, salona geçtik. Koltuğa oturduk, şarap içerken sohbet etmeye başladık. “Yalnızlık zor mu?” diye sordum, merakımdan. “Bazen,” dedi, “ama senin gibi biriyle vakit geçirmek iyi geliyor.” Elini koluma koydu, teninin sıcaklığı beni rahatsız etti, ama aynı zamanda içimde bir şeyleri uyandırdı.

“Teyze,” dedim, sesim titriyordu, “bu yanlış.” Gülümsedi, “Biliyorum, ama bazen yanlışlar daha tatlı oluyor,” dedi. Elini çekmedi, aksine daha da yaklaştı. Dudaklarımız buluştu, öpüşmesi yumuşak ama bir o kadar da açtı. Ellerim istemsizce beline gitti, onu kendime çektim. “Durmamalıyız,” dedim, ama geri çekilmedim. “O zaman durma,” dedi, elbisesini sıyırıp çıkardı. Altında sadece dantelli bir iç çamaşırı vardı, bedenine hayran kaldım. Göğüsleri dolgun, teni sıcacıktı.

Beni koltuğa itti, üzerime çıktı. “Kimse bilmeyecek,” diye fısıldadı, iç çamaşırını indirdi. Çırılçıplak karşımda duruyordu, kokusu başımı döndürdü. Pantolonumu çıkardığımda, gözlerindeki arzu beni çıldırttı. Dudakları bedenimde dolaşmaya başladı, zevkten titriyordum. “Sessiz ol,” dedim, ama kendi inlemelerim bile kontrol edilemez hale gelmişti. Onu sırtüstü yatırdım, bacaklarını ayırdım. “Meltem,” dedim, adını söylemek bile içimi titretiyordu. Bedenlerimiz birleştiğinde, her şey kayboldu; aile, ahlak, tabular… Sadece o an vardı.

İnlemeleri kulaklarımda yankılanıyordu, her hareketimde daha da teslim oluyordu. “Daha hızlı,” diye inledi, tırnakları sırtıma battı. Ritmimiz hızlandı, tutkuyla birbirimize karıştık. Zevkin doruklarına ulaştığımızda, adını haykırdım. O da benimle birlikte boşaldı, nefeslerimiz karıştı. Yanıma uzandığında, ter içinde ve gülümseyerek bana baktı. “Pişman mısın?” diye sordu. “Bilmiyorum,” dedim, ama içimden bir ses, bu anın unutulmaz olduğunu söylüyordu. “Bir daha yapmayalım,” dedim, ama ikimiz de bunun yalan olduğunu biliyorduk.

Gece boyunca seviştik, her defasında daha da yakınlaştık. Sabah olduğunda, mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. “Annenler gelmeden her şey normale döner,” dedi, ama gözlerindeki parıltı hâlâ oradaydı. “Belki,” dedim, ama içimde bir fırtına kopuyordu. Teyzemle geçirdiğim o gece, hayatımın en yasak ve en tatlı sırrı olmuştu.