O akşam her şey değişti. Elimde bir bardak kırmızı şarapla evde tek izliyordum, kocam yine iş seyahatindeydi. Kaçıncı kezdi bu, saymayı bırakalı çok olmuştu. Telefonuna gizlice bakmıştım bir keresinde, hiçbir şey bulamamıştım ama temelindeki büyüme büyüyordu. Bir şeylerin ters gittiğini hissediyordum, belki de sadece yalnızlıktan bunalıyordum. Kafamı dağıtmak için çıkışa karar verdim. Yakınlardaki bir bara gittim, loş ışıklar ve hafif müzik beni biraz rahatlatsın diye. Ama rahatlamak yerine, bambaşka bir şeyle karşılaştım. Oturduğum yerden çevreyi izleyen bir adam gözüme çarptı. Uzun boylu, koyu saçlı, kendinden emin bir havası vardı. Bana baktı, öyle bir baktı ki, içeride uzun süre yaşadığını hissettiğim bir şeyler ortaya çıktı. Kocamla arasındaki bir üretim soğukluğu mevcuttu, yatakta görülen özellikler birbirine benziyordu. Ama o adamın bakışları, sanki beni yeniden canlandırıyordu. Bir süre sonra yanıma geldi, "Yalnız mı buradasın?" diye sordu. Sesi derin ve etkileyiciydi. "Evet, biraz hava almaya çıktım" dedim, gülümseyerek. Adı Kaan'dı. Sohbet etmeye başladı, o kadar doğal ve akıcıydı ki, zamanların nasıl geçtiği anlaşılmıyordu. Şarap kadehleri boşaldıkça, aramızdaki mesafe de eritiyordu. Ellerimiz masada tutulduklarında, kapsamlı bir şekilde yönlendirilir. O an, ne sonuçlarını sorgulamadım bile. "Burası sıkışıktı, başka bir yerde yerde mi?" dedi Kaan, gözlerindeki davetkâr bakışa karşı koyamadım. "Olur" dedim, sesim titriyordu ama bunu saklamaya çalışmadım. Barınların bir dönemde gittik. Odaya girer girmez, kapı kapatıldığı anda bana geri döndü ve parçalarıma yapıştı. Öpüşmesi öyle tutkulu, öyle açtı ki, sanki yıllardır bu anıyı görüyorum. Ellerimin gömleğinin düğmelerine uzandı, onun elleri belimde dolaşırken içeride bir ses "Dur!" diye bağırıyordu. Ama o sesi susturdum. Yatağa uzandık, teninin özelliklerini beni yakalarken, dokunuşunu beni daha da çıldırttı. Kocamı beceremediğim ama zihnimde yüzümde bir belirip kaybolmuştu. Yine de imtiyazlı Kaan'a ediliyorum. Saatler mi geçti, dakikalar mı, Bilmiyorum. Zamanı kaybetmiştim. O gece, kendimi yeniden kadın gibi hissettim ama aynı zamanda bir suçluluk patlaması içini kemirmeye başlamıştı. Sabah olduğunda Kaan hayattaydı. Onu öylece bırakıp odadan çıktım. Eve dönerken aynaya bakmaktan korkuyorum, yüzümde bir yabancının ifadesi vardı sanki. Kocamın dönüş dönüşü geldikçe midem bulanıyordu. "Bunu nasıl yaptım?" diye kendi kendine toplam ama cevap buluyorsun. Eve vardı telefonuma baktım, kocamdan bir mesaj: "Akşama evdeydim, seni kaybediyorum." O sözleri okuyunca gözyaşlarım silindi. Özlemek mi? Onu özlemiş miydim gerçekten, yoksa sadece boş bir evde yalnız kalmaktan mı sıkılmıştım? O gün kendimle yüzleştim. Kaan'la kalacağım gece, bir kaçış ama aynı zamanda bir aynaydı. Kocamla aramızdaki sevginin bittiğini, yer boş bir rutin kaldığını gösterdi. Ama bu, kararları doğru kılmazdı. Akşam kocam eve geldiğinde,ona her şeyin yapılmasına karar verdim. Yalanlarla yaşamaktansa, gerçekle yüzleşmeyi tercih ettim. Kapı açıldığında yüzümdeki ifadeyi gördüm. "Bir şey mi düzenleyecek?" dedi, sesi sakindi ama gözlerinde bir tedirginlik vardı. "Evet" dedim, "konuşmamız lazım." Oturduk, ona her şeyi anlattım. Barı, Kaan'ı, o odayı… Dinlerken önce şaşırdı, sonra öfkeden dudakları titredi, sonunda gözler doldu. "Neden?" diye sordu, tek kelimeyle. "Bilmiyorum" dedim, "ama bitti, bir daha olmayacak." Sessizlik odayı yuttu. Uyandıktan sonra "Düşünmem lazım" dedi ve çıktı. O an, yalnızlığın ne kadar ağır olduğu görüldü. Günler geçti, kocamla aynı evde iki yabancı görünüyorlardı. Kaan'ı bir daha aramadım, zaten istemediğim da. O gece, bir hata oluyor ya da bir uyanış mı, çözülemedi. Ama şunu biliyorum: kendini affetmek, onun beni affetmesinden daha zor olacak. Belki de bu, bir oğul değil, bir başlangıç. Hatalarımla yüzleşip, kendimi yeniden bulma şansım var. Yasak bir gecenin gölgesi, beni hem yıktı hem de bana bir yol gösterdi.
Ben Ayşe, 43 yaşında, kocam beş yıl önce öldü, oğlum Can’la yalnız yaşıyoruz. Can, 22 yaşında, uzun boylu, kaslı, son zamanlarda bana garip bakıyor...
Ben Eda, 27 yaşında, bir yıllık evliyim, kocamla güzel bir hayatımız var ama yatakta pek ateşli değil, cinsellikte amatör sayılırım. Mahallenin bak...
Ben Mert, 22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Ablam Derya, 28 yaşında,...
Ben Aslı, 24 yaşında, sevgilim Mert’le iki yıldır birlikteyiz, cinselli...
Ben Ceren, 18 yaşında, liseliyim, son sınıftayım. Okul müdürü Hakan Bey...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım. Teyzem Gülay, 38 yaşında, dul,...
Ben Emre, 24 yaşında, bekarım. Amcamın karısı Ayşe yengem, 35 yaşında, esmer, götü taş gibi, memeleri bluzdan fırlayan bir afet. Amcam iş için süre...
Ben Selma, 42 yaşında, evliyim. Kocam uzun yol şoförü, evde pek olmuyor. Alt kat komşum Kadir, 28 yaşında, bekar, kaslı, esmer bir delikanlı. Her k...
Ben Ozan, 24 yaşında, bekarım, evde kız kardeşim Ece’yle yaşıyoruz. Ece...
Selam, ben Emre, 24 yaşında, bek...